Tarım arazilerinin korunmasının kırmızı çizgi olduğunu vurgulayan Gider, “Ekoturizm veya farklı isimler altında tarım arazilerini işgal etmek isteyen insanlarla karşı karşıyayız. Ne böyle bir talebimiz var, ne de tahammülümüz. Çok net söylüyorum; biz buna izin vermeyeceğiz” dedi.
“ÜLKE OLARAK NERELERDEN NERELERE GELDİK”
Bayramiç’te üreticiler ve çiftçilerle bir araya gelen Milletvekili Gider, Türkiye’nin üretim gücüne dikkat çekti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında, Türkiye Yüzyılı mottosuyla girdiğimiz yeni dönemde bugün çok güzel bir organizasyondayız. Toplu iğne üretemeyen bir ülkeden, bugün alet ve makinelerinden, motoruna, traktöründen, biçerdöverine, İHA’sından, SİHA’sına, gemisinden, uçağına varana kadar her şeyini kendi üretebilen; tarım ve sanayiyi iç içe harmanlayabilmiş bir devlet olmanın, bir toplum olmanın gururunu yaşıyoruz. Türk tarımı, Çanakkale tarımının seviyesine ulaştığı anda ülke olarak tarımsal gelişmemizi tamamlamış olacağız.”
“EKOTURİZM İŞGALDİR”
Son günlerde gündemde sıkça tartışılan ekoturizm konusuna sert sözlerle değinen Gider, “Turizmin başımızın üzerinde yeri var. Kim turistik tesis yapacaksa buyursun gelsin. Ama ekoturizm adı altında ikinci konut derdinde olan kim varsa Çanakkale’de bizim böyle bir nüfusa ihtiyacımız yok” ifadelerini kullandı.
“NE BÖYLE BİR TALEBİMİZ VAR, NE DE TAHAMMÜLÜMÜZ”
Milletvekili Gider, konuyla ilgili tavrını net bir şekilde ortaya koydu:
“Dışarıdan birileri gelsin, ikinci konut yapsın, tarım arazilerimizi mahvetsin, üretimimizi baltalasın… Ne böyle bir talebimiz var, ne de tahammülümüz.
Çok sevdiğim bir film repliği var, aynen şöyle diyor: ‘Köle tacirinden daha kötü bir şey varsa o da siyahi bir kahyadır.’ Burada üç kuruş para kazanma uğruna, komisyon alma uğruna emlaklar satılsın, ben de buradan nemalanayım diye düşünen, bu işe aracı olan arkadaşlara sesleniyorum: Para dürüst yollardan da kazanılabilir. Gelin bu sevdadan vazgeçin. Çok net söylüyorum, biz buna izin vermeyeceğiz.”
“SATILAN TARLANIN PARASI BİR KERE HARCANIR”
Bayramiç ve Kaz Dağları’nda önceliğin tarımsal üretim olduğunu hatırlatan Gider, şu uyarıyı yaptı:
“Satılan tarlanın parası bir kere harcanır, eldeki tarlanın geliri ise nesiller boyu devam eder. Tarım alanlarını korumaya, tarımsal üretimimizin devamını sağlamaya hep birlikte gayret edelim. Ben Bayramiçli hemşehrilerimde de bu iradeyi görüyorum. Hep birlikte bu iradeyi göstereceğiz, göstermek zorundayız.”
“KÜRESEL ISINMA HAYATI TEHDİT EDİYOR”
Küresel ısınmaya da değinen Gider, sürecin artık hayatın her alanını etkilediğini belirtti:
“Bahçecilik deyince dünyada en üst düzeyde ne uygulanabiliyorsa, ne verim alınabiliyorsa, hangi tekniklerle üretim yapılabiliyorsa işte burası orası. Ama bunu da organiği bozmadan, ekolojiyi bozmadan yapabilen üreticilerin olduğu bir ilçedeyiz. Bu yıl en ufak hücremize kadar hissettik ki artık küresel ısınma hayatı tehdit eder boyuta gelmiştir. Sadece orman yangınlarından bahsetmiyorum. Eskiden ürün sulama sıralamasını konuşurken bugün ilçe ve il merkezlerine su verememekten bahsediyoruz. Bakın, Kurban Bayramı’nda Biga’da evlere su verilemedi.”
“ÜRETİCİMİZİ MAĞDUR ETMEDİK, ETTİRMEDİK”
Meyve üretiminin korunmasına dikkat çeken Gider, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Buna göre de hareketlerimizi dizayn etmek zorundayız. Meyve bahçeleri bizim sulamada ve üretimde birinci önceliğimizdir. Bayramiç’teki meyve üreticimizi mağdur etmeyeceğiz dedik, etmedik, ettirmedik. Meyve bahçeleri çok yıllık bitkilerdir. Sadece dünün değil, yarının da emeğini heba etme şansımız yok. Tek yıllık ürünleri planlayabiliriz; çeltiğin, mısırın ekimini planlayabiliriz. Meyveden vazgeçersek hem teknik anlamda kuruyan ağacı yerine getiremeyiz hem de sosyal anlamda bahçeden çıkan üreticiyi bir daha bahçeye sokamazsınız. Bunun için Bayramiç çiftçisi bizim için birinci önceliklidir.”