Tarih: 12.08.2016 11:49

Hıfzı Paşa Fetö´yü Anlattı

Facebook Twitter Linked-in

?Sinyaller 2004 yılında başladı?

 

 

Ben 2004 yılında Genel Kurmay Adli Müşaviri olarak göreve başladım. 2004´den itibaren silahlı kuvvetler içerisinde bir takım sıkıntılar dışarıdan olmak üzere başladı. Esas 2004-2005 yılı Güneydoğu bölgesinde faili meçhul cinayet diye geçen soruşturmaların silahlı kuvvetler üzerine yıkılması için çabalar olmaya başladığını görüyoruz?.

 

?Sauna çetesi iş başında?

 

Bunun paralelinde de 2006 yılında sauna çetesi tabiriyle bir yüzbaşının özel kuvvetlerde görevli bir yüzbaşının bir takım resmi belgeleri dışarıda sivil şahıslara verdiği gerekçesiyle Cumhuriyet savcılığı tarafından bize bir bilgi geldi. Daha doğrusu kendileri dosya ile birlikte geldiler. O zaman askeri yargının görevindeydi bu. Bir emniyet müdürü seviyesinde polisinde bu işin içinde olduğu şeklindeydi. O zaman Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök´tü. Hemen soruşturma emri verdi ve bu yüzbaşıyla ilgili soruşturmaya başladık. O zaman kozmik odaya girilememişti. Amaçları oradan başlayarak silahlı kuvvetlerin içine girip orayı dağıtmaktı. 15 Temmuz´a giriş daha o tarihlerden başlıyor?

 

?Atabeyler operasyonu ve Ergenekon?

 

Daha sonra Atabeyler operasyonu oldu. Ergenekon başladı. Ergenekon´da bir takım subay ve astsubayların bu işin içinde olduğuna dair haberler çıkmaya başladı ama gelen belgeye baktığınız zaman birilerinin bir şeyler yapmaya çalıştığı bir merkezden yönetildiğini görüyoruz. Bazı ihbar mektupları geliyor. İhbar mektuplarına bakıyorsunuz, inceletiyorsunuz savcılık kanalıyla Türkiye´nin 60-70 ilinden gelmiş aynı şahıs ile ilgili buna hiç dokunmadan savcılığa veriyorsunuz gerek emniyet gerekse kriminalde inceleniyor. Bakıyorsunuz bu mektupların hepsi tek merkezde yazılmış. Tek bir bilgisayardan yazılmış, tek bir bilgisayardan print edilmiş ondan sonra değişik şehirlerden Antalya´sından, Adana´sına, Van´ından İstanbul´una Edirne´ye, Çanakkale´ye kadar her yerden atılmış. Bunları araştırıyorsunuz. Savcılar vasıtasıyla tabi iki askeri savcılar vasıtasıyla ama emniyetten ve mitten o dönem bize bilgi gelmiyor.

 

?Tel örgülerin dışında istihbarat suçtu?

 

Burada en önemli konulardan bir tanesi insanların en çok aklına takılan konu silahlı kuvvetler kendi içerisinde bu istihbaratı nasıl alamaz. Maalesef silahlı kuvvetlerin hiç bilinmeyen bir yönü bu istihbarat toplama yetkisi yok. Tel örgülerin dışında. Yani personel tel örgülerin içinden çıktığı andan itibaren siz onu takip ederseniz ne yaptığı ne ettiğini izlerseniz suç işlersiniz. Ancak tel örgüler içinde bunu yapabiliyorsunuz. Ancak görüyoruz o kişiler o kadar gizlenmişler, o kadar saklanmışlar ki tel örgülerin içinde zaten hiçbir faaliyet yok. Bütün işlemler dışarıda. Bunlar başladı. Biz bunları izlemeye başladık. Bir yandan da anlatıyoruz değişik yerlere.

 

?Başbakan ve ailesine suikast (!)??

 

2007´den itibaren bu özellikle kapatma davasıyla birlikte bu sauna, atabeyler gibi konularda hep o zamanki Başbakanımız şu anki Cumhurbaşkanı hep şeyler vardı. ?Size suikast yapılacak ailenize suikast yapılacak? şeklinde. Oraya doğru hep birileri tarafından hep bir yönlendirme vardı haklı olarak tabi insanın can güvenliği var işte elinde bir sürü sahte belgeler getiriyorlar ben olsam bende inanırım sıkıntı var belli yani işte 2007´den sonra bu kapatma kararıyla beraber iş daha da yukarıya çıktı Erzincan ilticayla mücadele böyle bir sürü arka arkaya o kadar profesyoneldi ki arka arkaya soruşturmalar başladı biri bitmeden bir diğeri başlıyor bizde anlatıyoruz işte hep saflarda komutanlar genel kurmay başkanlığı altında yapmamız gereken soruşturmaları yapıyoruz. MİT´ten bu FETÖ terör örgütüyle ilgili silahlı kuvvetli istihbarat birimlerine gelen bir bilgi yok o dönem içerişinde işte ilticaya bulaşmış hassasiyetler var şura kararıyla o dönemde sadece Mehmet Kurtoğlu diye bir cemaat ´in adamı sadece MİT´ten gidiyor, silahlı kuvvetleri onlarla ilgili araştırmalarını yapıyor, kendi içerisinde bunlarla ilgili bir bağlantısı varsa MİT içerisinde bununla ilgili emir komutada da sıkıntı varsa bunlar Şura kararıyla o dönem içerisinde temizlendi ama dediğim gibi bunun dışında gelmiyor bilgi. Oradan gelecek ki sizde takip edesiniz. Diyorlar ki ?bunlar uyudu mu?.  O dönem için söylüyorum tabi. 2011´den itibaren farklı bir boyutu var bu işin. Çünkü onlar ortaya çıkmaya başladı.

 

?Kayseri soruşturmasında 4 tane Abi?

 

2009´da en önemli konulardan bir tanesi Kayseri´ de yapılan bir soruşturmaydı. 3tane astsubayın yine böyle sahte belge düzenlediği abileri tarafından verildiği cemaatle bir iliştiğine ilişkin ilk şeyler çıkmaya başladı. Açıkça yavaş yavaş var ama bunlar açıkça çıkmaya başladı. O soruşturmada 4 tane abi olarak gecen biri makine mühendisi yanlış hatırlamıyorsam biri eczacı biri belediyede fen işlerinde görevli. Hep iyi seviyede üniversite mezunu kişiler. Bunlarla ilgili savcılık  ifade alacakken  o zaman askeri yargının da göreviydi o. Çünkü bunlar yurt dışına kaçırıldı, yurt dışına kaçtılar sonrada bir gecede bir kanun çıktı. Zaten sivillerle ilgili askeri görevi olmadığı için o soruşturma bizim acımızdan zaten devam edemedi.

 

?Basın toplantıları ile anlatıldı?

 

Bu arada tabi biz bu konuları genelkurmay başkanı İlker Başbuğ döneminde onun emriyle basın toplantılarıyla basın mensuplarına anlatılmaya başlandı. Önce basın halka ilişkiler daire başkanı bu işi yapıyordu sonra genel sekreter sonra hukuki konularla ilgili benim de çıkmamı emrettiler. Biz de çıkıp hukuki konularla gelen bilgileri neden öyle olduğunu ne olması gerektiğini anlatmaya başladık. Anlatınca benim genelkurmay başkanlığı hukuk anlamında bunların engel olduğunu tahmin ediyorum. Gördüler hukuken biz alt edemeyeceğini anlayınca şahsıma karşı bir korku ve iftira kampanyaları başlatıldı. Ben o dönemim malum gazetelerinde (ismini zikretmek istemiyorum) ama bazı internet sitelerinde bana, aileme, çevreme, arkadaşlarıma korkunç bir saldırı başladı. O kadar sağlam ki ama ben açığım. ?Siz böyle yazmışınız doğrusu öyle değil gelin doğruları anlatalım? dedik. Hatta bunların içerişinde akredite olmayan basın da vardı. O dönem içerisinde genelkurmay başkanlığından özel izin isteyip ?gelin ben size burada bunları anlatalım ?diye. Bazıları telefonda özür diliyor ama yine yapacağını yapıyor. Bazıları geleceğim diyor gelmiyor?.  Gel de bak gösterelim yalan söylüyorsunuz. Çünkü bu yaptıklarınızla hem silahları kuvvetlerine hem de herkese zarar veriyorsunuz? dedim.

 

?Beni dinlemeye başladılar?

 

Tabi bu bir oyundu o zaman içerişinde onlar hedefe koyduğu şahısları devamlı takip ediyorlar, dinliyorlar. Beni 2004´den beri dinlemeye almışlar. Bütün telefonlarımı dinlemişler, ama içimizde hiçbir sıkıntı yok. Çünkü hukuka aykırı hiçbir şey yapmadığımız için hiçbir sıkıntı yok. İşte bütün yazışmalarımızı baktılar ki böyle olmuyor bu sefer dinlemeye başladılar. Telefon konuşmalarımızdan bir satır alıyor araya kendileri bir şey sıkıştırıyor altına yine bizim sesimiz veya olmayan ses dinleyen biri diyor ki ya bu adam ne konuşmuş? İnceletiyorsunuz,  onun da bir montaj olduğu ortaya çıkıyor. Bunlar hep söylediğim hep dava konusu oldu. Biz davayı kazandık tabi, sıkıntı olmadı.

 

?HSYK vasıtası ile hakim savcılar değiştirildi?

 

Davalar kazanılmaya başlayınca bu sefer TSK vasıtasıyla savcı hakimleri değiştirmeye başladılar. Başında suçlara bakan savcılar değişmeye başladı. Çünkü onlar doğru işi yapıyordu, onların işine gelmediği için onlarda değişmeye başladı. Bu örgüt devletin içine öyle bir sızmış vaziyette ki işte görüyorsunuz ne demek istediğimi anlayın?

 

 

?Kozmik oda ile devlet sırları örgüte geçti?

 

2009 yılında bu kozmik oda olayı çıktı. Kozmik odada bunlar gizli yerlere girmek istediler. Silahlı Kuvvetlerin gizli yerlerine. Biz o zaman hukukçu olarak tabi soruşturma safhasında giremeyeceğini komutanlarımıza söyledik. Çünkü ben hukukta ne yazıyorsa onu söylerim gerisi onların kararı. O dönemde genel kurmay başkanı bunu açıkladı da zaten.

 

?Bunların hepsi bir düzmece idi?

 

Sayın Cumhurbaşkanı o zaman Başbakan idi.  Görüştüler ?girilsin bizim çekinilecek bir şeyimiz yok? şeklinde bir tepki verildiğini biliyorsunuz. 1 aydan fazla 1.5 aya yakın çoğu savcı ve hakim hepsi tutuklandı. Çünkü bunların hepsi bir düzmeceydi.  Nöbetini ona göre ayarlıyorlar, nöbetçi hakimi ona göre ayarlanıyor. Biz bunları biliyor söylüyoruz ama ?yapacak bir şey yok yargı bu işi götürüyor? diye söyleniyor. En son bunlar bilgi belgeleri alıp götürmek istediler. Özel kuvvetlerdeki o zamanki daire başkanı beni aradı. Ben gittim kozmik odayla ilgili bölüme. İçeri giremiyorsun tabi. Savcı oturuyor hakim oturuyor. Dedim ki ?bak siz bunları alamazsınız zaten. Bunları aslında bu kadar inceleyemezdiniz, çekinecek bir şeyde yok ama şuan almak istediğiniz belgeler sizin soruşturmanızla alakalı değil. Türkiye milli menfaatleriyle ilgili. Bunu alıp başka yerlere mi vereceksiniz? Çünkü seferberlik tetkik konularını biliyorsunuz. Bir savaş durumunda görevli vatandaşların kimler olduğunu. Bunların savaşta ne yapacağını ben bile bilmem. Yani çok özel insanlar bilir. Bunları deşifre etmek istediler. Böyle enteresan bir yapı.

 

?Bizi ve ailemizi tehdit ettiler?

 

Hatta bir tutanak tutmuşlar o zaman bende o tutanağı yırttım. ?Böyle tutanak tutamazsınız? diye. ?Görürsünüz sizi yakacağız, tutuklatacağız? açıkça böylede tehdit ettiler. ?Ne haliniz varsa görün? dedik. Tabii ki alamadılar evrakları. Ben o evrakları genelkurmayda yedi emin olarak bir binbaşıya verdim. Sonra ben tutuklandıktan sonra biliyorsunuz. 2009´dan itibaren benim üzerime, personelimin üzerine oynamaya başladılar. O zamanki İstanbul´daki Başsavcı Vekilleri sağlam insanlardı, onlar değiştirildikten sonra bizi de çağırdılar. Balyoz ´da olduğu gibi Ergenekon´da olduğu gibi. Biz de tutuklandık.

 

?Amaçları önlerindeki hukuk engellini kaldırmaktı?

 

Amaçları benim açımdan önlerindeki hukuk engelini ortadan kaldırmaktı. Bu benim şahsım ile ilgili değil. Onların engel olarak gördükleri kendilerinden olmayan herkesi çeşitli nedenler ile davaların içine dahil ettiler. Dahil edemediklerini İzmir´deki casuslukta olduğu gibi mağdur sıfatıyla onları karalayıp onları sanık yaptılar. Adamların neyi var neyi yok olmayan şeyleri oraya varmış gibi yazdılar. Öyle karar aldılar. 2011´in Ağustos ayında tutuklandık. Tutuklanıncaya kadar bunların her birini anlattık.

 

?Işık Koşaner Paşa bu yüzden istifa etti?

 

 Işık Paşa´nın istifa etmesinin sebepleri de buydu. Hep bunları anlattı anlattı. Herkes diyor ki Işık Koşaner niye istifa etti. Yani yapacağı bir şey yok. Ne yapsaydı. Darbemi yapsaydı. Çok hukuka bağlı son derece mükemmel bir insan. 1 yıl boyunca çok çalıştı. Genel Kurmay Başkanlığını anlayamadı hatta. Netice de personelimin böyle bir suç işlediğine inanmıyorum diye istifa etti. Netice de tutuklandık. İşte yerimize getirilenler bu günkü darbeyi yapanlar.

 

?Önce ellerinde kalem vardı sonra silah?

 

Onlarla ilgili aslında çok fazla söylenecek bir şey yok ama karşımızda çok önceden bilinen bir örgüt var. Bu örgüt başlangıç itibariyle elinde silahla değil kalemle, eğitimle yavaş yavaş ve toplumumuzun dini duygularını istismar etmek suretiyle buraya kadar geldi. Bu kadar basit değildi. Bir günde çıkmadı bu. Zaman içinde çok iyi gizlendiler, saklandılar. Bunları kimler biliyordu. Bizler biliyorduk. Herkesi bilmemiz mümkün değil ama yanımızdakini biliyorduk. Bu şahıs bu göreve getirilmesin diyorsun. Atıyorum ?yüksek mahkemeye seçilmesin? diyorsun ama seçiliyor. ?Bu göreve getirilmesin? diyorsun ama getiriliyor. Çünkü başka destekleri var. Netice itibariyle hem Türk Silahlı Kuvvetlerine hem ülkemize çok büyük darbe vurdular. Ben bu dönemin kısa süre içinde birlik ve beraberlik ile dayanışma ile atlatılacağına inanıyorum.        




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —