Soydan Gündem Dışı Çevreyi Konuştu

Soydan Gündem Dışı Çevreyi Konuştu

Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Serdar Soydan Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündem dışı dünya çevre günü nedeniyle söz aldı.

Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Serdar Soydan mecliste yaptığı konuşmasında çevrenin önemine değindi. Soydan on iki yıllık AKP hükûmetlerinin yeşili ve yaşamı savunanları görmezden gelmeye devam ettiğini belirterek; “ Eğer Vatan denilen şey kupkuru dağlardan, taşlardan, ekilmemiş sahalardan, çıplak ovalardan, şehirlerden ve köylerden ibaret olsaydı onun zindandan hiçbir farkı olmazdı.  Ulu Önder Atatürk`ün anlamlı sözü doğrultusunda bir zindan mı yaratacağız yoksa ülkemizin sahip olduğu zengin doğal güzelliklerin korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması için akılcı adımlar mı atacağız? Erozyonla yok ettiğimiz toprağımız, çölleşen arazilerimiz, yok ettiğimiz ormanlarımız, tükettiğimiz suyumuz aslında geri dönüşü mümkün olmayan hayat parçacıklarımızdır.  Çağdaş toplumlar, toplumsal ilerlemeler öne sürerek ekonomik menfaatler uğruna doğayı yok sayma ve hoyratça kullanma lüksünün olmadığı bilincine ulaşmış ve çevreyle barışık büyümenin mümkün olduğunu anlamıştır. Modern insan doğada yok ettiğinin yerine koymak için artık paranın yeterli olmadığını ve yüzlerce yıla ihtiyaç olduğunu biliyor, anlıyor ve ona göre davranıyor. Bu bilinç ve anlayışla doğaya yaklaşmalıyız ve yaklaşılmasını sağlamak zorundayız. On iki yıldır Başbakanın çevre dernekleri ve çevrecilerle konuştuğunu, tartıştığını duyan gören yok ama vatandaşımızı döverken, azarlarken ve başı örtülü bacımızı dövdürürken gören çok! Neden çevrecilere, yaşam savunucularına konuşma hakkı bile vermiyorsunuz, onlarla tartışmaktan, konuşmaktan kaçıyorsunuz? Siz farkında olmasanız da onlar sizin ve torunlarınızın yaşam hakkına sizden daha çok sahip çıkıyor. "Ben yeşili severim." dediniz, Atatürk Orman Çiftliği`ni Başbakanlık ofisi uğruna katlettiniz. Gelecek kuşakların doğal mirası üzerinde nasıl oturacaksınız, hiç mi vicdanınız sızlamayacak? "Yeşile hastayım." "Üçüncü köprü cinayettir!" dediniz, köprü uğruna on binlerce yetişmiş ağacı kurban ettiniz, cinayetin sorumlusu oldunuz. Dünyanın eşsiz doğa mucizesi Kaz Dağlarını ve Çanakkale`yi altın madencilerinin, termik santrallerin kaderine terk ettiniz. Eşsiz coğrafyamızı mahkeme kararlarına rağmen katledenleri koruduğunuz kadar Kaz Dağlarını, Biga Ovası`nı, Çanakkale`de yaşayan, doğasına sahip çıkan vatandaşlarımızı koruyamadınız. Orman, canlı yaşamın sağlık sigortasıdır. 20 metre uzunluğundaki bir ağaç cinsine göre her gün ortalama 50 ile 74 kişinin tükettiği oksijeni üretiyor. Yetişkin bir kayın ağacı ise yılda 4,6 ton oksijen üretirken aynı zamanda 6,3 ton karbondioksiti emerek havayı temizlemektedir. Küresel orman takip ve uyarı sistemlerine göre, ülkemiz on iki yıllık AKP döneminde, net 164 bin 222 dekar ormanını kaybetmiştir.  AKP Hükûmeti, yirmi yıllık, elli yıllık kesilen ağaçların, delik deşik ormanların, yok olan bitki örtüsünün, yitirilen oksijenin, bozulan çevre dengesinin ayıbını dikilen 20-30 santimlik fidanlarla kapatmaya çalışıyor ama maalesef üzücü tablo karşımızda. AKP döneminde, Kayseri ilimizin yüz ölçümü kadar orman alanımız yok edilmiştir. Sizin doğaya karşı en önemli göreviniz, var olanı korumak, kollamak ve yaşatmaktır. Göreviniz, bilinçsiz yapılan HES`lerle bitki örtüsünü yok etmek değildir. Üzülerek ifade ediyorum, ağaçları katlederek, bitki örtüsünü altüst ederek, HABİTAT`ı yok ederek yapılan köprüye ve yola "Medeniyettir." diyen bir Başbakan var karşımızda. Medeniyet, doğayı koruyarak gelişmeyi, büyümeyi sağlamaktır. Medeniyet, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaktır.  Gerekli güvenlik tedbirlerini almadan vatandaşını yerin yüzlerce metre altına indirmek, Soma facialarını yaşatmak değildir. Havayı, suyu, toprağı yok ederek, canlı yaşamını katlederek yapılanlar tek kelimeyle cinayettir, yaşamı, geleceği katletmektir. Çevre Günü ayrışmanın değil bütünleşmenin, yalanın, talanın, betonlaşmanın değil, doğanın, yaşamın ve özgürlüğün günü olacaktır. Çevre Günü baskı, zulüm ve diktatörlüğün değil, "Ya Hak" diyerek atılan okun gittiği yeri ranta çevirmek değil, eşitlik, adalet ve dayanışmanın günü olacaktır. Günümüz yeşil, yaşamımız uzun olsun”