Şehir Gelişim Koalisyonu Tesis Etmeliyiz

Şehir Gelişim Koalisyonu Tesis Etmeliyiz

Çanakkale`nin kabuğunu kırma zamanı geldiğine dikkat çeken deneyimli Diplomat Ak Parti Milletvekili aday adayı Seyit Mehmet Apak çarpıcı konulara vurgu yaptı

Mesleki yaşamında başarılı hizmetlerinin yanı sıra önemli bilgi ve birikimlere sahip olan Diplomat Seyit Mehmet Apak şimdi de memleketi Çanakkale`ye hak ettiği hizmetleri getirebilmek, layık olduğu gelişme düzeyine ulaştırmak için çalışmak istediğini, bunun içinde yolun siyasetten geçtiğini belirtti.

Öncelikle Çanakkale`nin dışa açılım sürecini yakalaması gerektiğini ve bu süreç ile ilgili vizyon arayışında dikkatli olunması gerektiği gibi bir çok önemli konuya dikkatleri çeken Seyit Mehmet Apak Objektif Gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulunarak gelişmeye yönelik reçeteleri yorumladı. Apak diplomasi alanında başarılı bir geçmiş ve birçok ülkede Türkiye’yi temsil etmiş bir kişi olarak siyasete girme nedenleri ile ilgili yaptığı açıklamada; “Şu ana kadar görevim çerçevesinde, dünyanın yedi ülkesinde ülkemizi temsil etmek nasip oldu. Yaptığım görev, adeta milli formayla yürüttüğümüz bir mücadeleydi gerçekten. Ancak bu dönem, ülkemizin ve hükümetimizin 2023 hedeflerine ulaşabilmemiz için kritik önem taşımaktadır. Bunun için yüksek motivasyon, azim ve idealist bir yaklaşımla insan kaynakları, toplum kalkınma, eğitim ve uluslararası ilişkiler alanlarındaki global tecrübemin, siyasi platformda yerel dinamiklerle harmanlanarak Çanakkale’mize sunulmasının daha güçlü milli bir hizmet olacağı kanaatine vardım.

 

Gerçekten, Çanakkale antik ve modern tarihiyle, konumuyla, doğasıyla, tarımıyla ve yöresel mutfağıyla, Marmara havzasının Ege’ye açılan kapısı olarak yeterince keşfedilmemiş küresel bir markasıdır. Bu vizyonu yakalayabildiğimiz takdirde bu dönem, Çanakkale’ye ve Türkiye’ye bilinen ötesinde hizmet üretme ve yeni ufuklar açma fırsatı mevcuttur. Çanakkale Savaşlarının 100. yılı münasebetiyle, 2015-2018 dönemi Avusturalya-Yeni Zelanda-Türkiye ilişkilerinde ciddi sıçrama yapılabilecek bir dönemdir.  Çanakkalemiz için dışa açılım fırsatı olup, gelinen noktada, bu ülkelerin meclislerindeki oluşumların, ülkemizde etkin şekilde parlamenter karşılığının Çanakkale üzerinden tesis edilmesi, bu işbirliğinin çeşitli sektörlere yayılmasının zeminini oluşturacaktır. Bu dönem bu ülkelerde özel işbirliği yapılabilecek bir dönem olarak benimsenmiş ve birçok kurum bu yönde hazırlıklarını yapmıştır. Avustralya’da Başkonsolos olarak görevli olduğum son iki  yılda, içinde yeraldığım ve yakınen bildiğim tesis edilen işbirliği mekanizmaları da mevcuttur. Çanakkale’nin tarihi konumundan, turizm potansiyelinden, tarım altyapısından, coğrafik konumundan  istifadeyle, başta Avustralya ve Yeni Zelanda ile eğitim, turizm, tarım ve çevre sektörlerinde yeni iş birliği alanları geliştirilmesi mümkündür. Diğer taraftan, Avustralya – Yeni Zelanda’ da yaşayan 150 bin civarında vatandaşlarımızın, ülkemiz ile bağlarının en uygun kurulma noktası Çanakkale olduğundan, bu kitle de Çanakkalemiz için ilave bir avantajı sunmaktadır.  Tabi bir diğer açılım noktası da, karayoluyla üç saat mesafedeki komşu Balkan ülkeleriyle ekonomi, turizm ve ulaştırma alanlarında ilişkilerimizin daha iyi düzeye çıkarılarak, şehrimizde bu sektörlerin canlandırılması hedefimizdir. Tüm bu adımları atarken, Çanakkale’mizin gerçeklerine ilişkin Ankara’da daha ileri düzeyde farkındalık yaratılması da gereklidir. Ulusal kalkınma hamlemizde, 2023 hedefimize, Çanakkale ruhuyla tam bir güven içerisinde yürümek önemlidir. İşte bu nedenlerle, Çanakkalemizin kabuğunu kırmasını ve şehrimizin markalaşma sürecini tetikleyecek olan, başta Avustralya-Yeni Zelanda ile  işbirliği mekanizmalarını tesis edebilecek tecrübe ve bağlantılara sahip olduğum için, Ankara’da Çanakkaleli hemşehrilerimize bürokraside yol gösterici ve çözüm bulabilecek tecrübeye sahip olduğum için ve Çanakkalemizi diğer uluslararası platformlarda temsil edebilecek ileri düzeyde yabancı dile ve birikime sahip olduğum için aktif siyasete girmeye karar verdim” dedi.  

 

“2015-2018 dönemi değerlendirmelidir”

 

Apak Çanakkale için 2015-2018 döneminin, bir bütün olarak sağlıklı şekilde değerlendirilmesinin şart olduğunun altını çizerek; “ Yerel dinamiklerimizin yanına, bizim markalaşmamızı sağlayabilecek bir dışa açılım mekanizmasının mutlaka eklenmesi gereklidir. Markalaşmanın temel unsurlarından biri dışa açık bir şehir olabilmektir. Yani dışa açılım olmadan markalaşan bir şehir örneği yok dünya tarihinde. Mutlaka dışarıya açık olmak zorundayız. Bu noktadan baktığımızda, bize dışa açılımı nitelikli olarak sağlayabilecek iki ülkeyle, tarihsel geçmişten dolayı özel bir zeminimiz bulunduğu herkesçe bilinmektedir. Diğer illere göre Çanakkalemiz doğasıyla, antik ve modern tarihiyle, tarım alt yapısıyla, çevresiyle ve denizleriyle farklı bir potansiyele sahiptir. Bunların hepsi bir arada düşünüldüğünde, açılım açısından uluslararası boyutu bize sunabilecek iki ülke bulunmaktadır, bunlar da Avustralya ve Yeni Zelanda’dır. Turizmde bir Antalya değiliz, ancak kendimize özel bir coğrafyamız var. Sanayi ve ticarette de bir İstanbul değiliz, ancak farklı bir konuma sahibiz. 2023’te Cumhuriyetimizin 100. Yılı hedefine doğru atacağımız adımlarda, Türkiye masasına getirebileceğimiz katma değer nedir sorusunu sormak zorundayız. Bu iki ülke, yaklaşık 120 milyonluk Türkiye’ye eşdeğer bir ekonomik bloktur. Amacımız,  Avustralya ve Yeni Zelanda ile ilişkilerimizin geliştirilerek, markalaşma sürecimizi tetiklemek. Ama, bunun da şartı, o ülkelerde bu zamana kadar tesis edilmiş olan çalışma mekanizmalarının ve oluşturulmuş olan programların, burada siyasi platformda karşılığını kurabilmektir. Bununla adeta dişlilerin dönmesini sağlayabiliriz. Bu, iktidarı ile muhalefeti ile Çanakkalelilerin içinde yer alabileceği bir şehir koalisyonudur. Bu yapı, şehrimize dört ya da beş sektörde, yakın kurumsal ilişki geliştirme imkanı sağlayacaktır. Bunlar, turizm başta olmak üzere, eğitim, tarım ve çevre alanlarıdır” diye konuştu.

 

“ Tarım ve hayvancılık öncelikli sektörlerimiz”

 

Ak Parti Milletvekili aday adayı Seyit Mehmet Apak tarım ve hayvancılık sektörlerinin öncelikte olduğunu ifade ederek; “  Örneğin, bizim hayvancılık ve ürün bazlı bölgelerimiz var. Çanakkale’nin domatesi ve biberi var; Lapseki’nin kirazı, Umurbey’in şeftalisi, Bayramiç’in kaysısı var. Bugün şeftali diyarı olmamamıza rağmen Bursa’yı geçmiş durumdayız, yani Çanakkale’nin bir de böyle özel bir doğası var. Diğer taraftan Biga ve Ayvacık ilçelerimizde hayvancılık sektörümüz mevcut. Ancak pazar bulmakta ve maliyetleri düşürmede sıkıntılarımız da bulunmaktadır.  Bu dediğimiz ülkeler tarım ve hayvancılık sektöründe çok ciddi gelişmişlik düzeyine sahip olup, tarım alt yapıları endüstriyel boyutlardadır. Hayvancılığımızı daha da geliştirmek, kazanç kapılarını daha da çoğaltmak için ortak işbirliği alanlarımızı geliştirebileceğimiz ülkeler Avustralya ve Yeni Zelanda’dır. Tarım ürünlerimizde ise ürünlerimizin işlenerek değerinin artırılması ve ihracat pazarları bulunması hedeflenmelidir. Bu amaçla ortak girişimler üzerinde durulmalıdır. Çiftçilerimizin sorunu sadece kredi kullandırmakla çözülemez. Esas mesele, üretimi verimli olarak artırabilmek ve pazar bulabilmektir. Bu işbirliği karşılıklı yarar sağlayabilecek bir işbirliğidir. Çanakkale’deki tarımın da kabuk değiştirebilmesi için, aynı şekilde süratle bir markalaşma sürecine girebilmemiz lazımdır. Küçük işletmeler olmaktan çıkıp, daha farklı ölçek yakalanması lazım. Bunun yolu da doğru uluslararası işbirliği, doğru tecrübe altyapısını buraya getirebilmektir. Avustralya ve Yeni Zelanda özelinden bu konuya baktığımızda, hem tarım alanında hem hayvancılık alanında ciddi bir alt yapıları olduğunu, endüstriyel boyuttaki işletmelerle bu işi götürdüklerini, dünya pazarlarında ciddi söz sahibi olduklarını görebiliyoruz. Çanakkale’de tarım ürünlerimiz var. Ama tarım ürünlerimiz sadece tarladan toplandığı gibi başka şehirlere götürülmemelidir. Tarıma dayalı gıda sanayi geliştirilmesi, şehrimiz ve ilçelerimiz için üzerinde durulmaya değer bir girişimdir. Burada tarıma dayalı gıda bazlı bir sanayi alt yapısı olduğu takdirde, bu gelişme bizim tarım ürünlerimize katmadeğer katacaktır. Bire satarken, biz bunları beşe satmaya başlayabiliriz. Örneğin; ticari uygulamalar veya kısıtlamalar nedeniyle, domatesi tarladan çıktığı gibi bazı yerlere gönderemeyebilirsiniz, ama işlenmiş bir domatesi daha yüksek fiyata birçok yere gönderebilirsiniz” şeklinde konuştu.

 

“ Çanakkale ziyaret edilmesi gereken bir yerdir”

 

Apak Çanakkale’nin bu ülkeler için olmazsa olmaz, milli kimlikleri ve tarihleri açısından gelinmesi gereken, ziyaret edilmesi gereken bir yer olduğunun da altını çizerek; “Bizim buradaki hedefimiz şu olmalı; o ülkelerden gelen insanlar Çanakkale’ye sadece altı saat ile kırk sekiz saat arasında bir durak olarak bakmamalıdır. Bunun da yolu Çanakkale’mizde turizme nitelikli hizmet sunulması, kültürel değerlerimzin ve doğamızın özelliklerinin daha iyi anlatılarak tanıtılması, şehrimizde esnafımız açısından da önem taşıyan “iş yapabilirlik” ortamının geliştirilmesi, ilişkilerimizin çeşitlendirilmesi ve çeşitlendirilen ilişkilerin derinleştirilmesinden geçer. Gelen turistin Çanakkalimizi ve ilçelerimizi (mesela bir çırpıda akla gelen Kazdağlarımızı, Küçükkuyu’muzu ve Asos’umuzu, Gelibolu’muzu, Gökçeada ve Bozcaada’mızı, antik Truva’mızı, yöresel lezzet diyarı Ezine’mizi) keşfetmesi teşvik edilmelidir. Yılda yaklaşık 100 bin civarında olan ANZAC eksenli turist sayısının, doğru ilişkilerle kısa zamanda iki katına çıkarılması hayal değildir. Ancak konunun üzerinde doğru zeminde çalışılması gerekmektedir” dedi.

 

“Çanakkale ağırlıkla öğrenci kentidir, henüz üniversite kenti değildir”

 

Çanakkale’nin öğrenci kenti olduğuna ve henüz üniversite kenti olmadığına dikkat çeken Apak; “Bir karşılaştırma bağlamında, Kıbrıs örneğine değinecek olursak, şu an Kıbrıs’ta 11-12 üniversite var ve ada nüfusu ise 300 bindir. Çanakkale’mizin ise yaklaşık iki kat daha fazla nüfusu bulunkmaktadır. Mesela şu an Çanakkale’de öğrenci nüfusumuz 42 bin iken, bu rakam Kıbrıs’ta 75 bindir. Görüyoruz ki dünyada bir çok ülkede eğitim artık bacasız bir sanayi haline gelmiştir.  Eğitim sektörü dediğimizde öğrencilerin sadece eğitim aldığı bir süreçten bahsetmiyoruz. Çanakkale ağırlıkla öğrenci kentidir, henüz üniversite kenti değildir. Üniversite her kent için bir canlılık unsurudur. Bunun da ötesinde artık üniversiteler dünyamızda özellikle gelişmiş ülkelerde bir sektör haline gelmiştir. Avustralya ve Yeni Zelanda örneklerine baktığımızda, onlar açısından sektör olarak önemli ihracat kalemlerinden  birisi olduğunu görüyoruz. Avustralya’nın ulusal çapta ikinci ihracat kalemini oluşturmakta, eyaletlerinden bazılarının ise birinci ihracat kalemini oluşturmaktadır. Bizim açımızdan ise, Çanakkale’mizin Onsekiz Mart Üniversitesinin ilk etapta daha ileri düzeyde yararlanabileceği bir işbirliği sözkonusudur. Ayrıca pekala, bu ülkelerin üniversiteleriyle iş birliği yapılmak suretiyle şehrimizde ikinci bir üniversite açılması, üzerinde çalışılmaya değer başka bir seçenektir. Eğitim sektöründe ilişkiler çok daha ileri noktaya götürülebilir. Uluslararası eğitim standartları pekala bu şehre getirilebilir. Ancak, bu alanlarda adım atılabilmesi için, doğru bir çalışma zemini yaratılması gereklidir. Bunun mutlaka şartlarının hazırlanıp, ön koşullarının yerine getirilmesi lazımdır. Bunun önkoşulu da, siyasi ilişkiler platformunun yerel ayağının Çanakkale’de süratle oluşturulmasıdır. Bizim için eğitim alanında iş birliği yapabileceğimiz daha ideal iki ülke yok, örneğin biz bunu bir İtalya veya Almanya ile gerçekleştiremeyiz. Vilayetimizde katma değer yaratacak önemli işbirliği adımlarından biri de, eğitim alanında Avustralya ve Yeni Zelanda ile atabileceğimiz adımlardır. Bu işbirliği şehrimizin insan kaynakları kalitesini yükselticek ve kesinlikle şehir ekonomisine harika bir katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

 

“ Milletvekilleri Çanakkale’ye odaklanmalıdır”

 

Meclisimizin yoğun gündeminde, 550 milletvekili arasından birisinin Çanakkale olayına özel olarak bıkmadan usanmadan odaklanması gerektiğine vurgu yapan Apak; “ Yukarıda bahsedilen tüm açılımlar, ancak Çanakkale’de tesis edilebilecek uluslararası boyutu olan bir siyasi platformla mümkündür. Bu konuda oluşabilecek siyasi platformda, yakın takip mekanizması ile bürokratik katmanlar harekete geçirilebilir. Ankara’nın hengame dolu dünyasında temsilin nasıl işlediği konusunun, Çanakkale’mizde iyi idrak edilmesi gerekiyor. Çanakkale’mizden gelecek olan taleplerin Ankara’da doğru kanalize edilmesi gerekiyor. Çanakkale’nin bu dönem ihtiyacı olan şey, etkin temsil ve uygun platformlarda aktif icraattır” dedi.

 

“ Şehrimiz İçin Diyalog Bir Seçenek Değil, Bir Zarurettir”

 

Çanakkale için diyaloğun bir seçenek değil, bir zaruret olduğunu da ifade eden Apak; “ Böylesi bir markalaşma sürecinde şehirde bulunan tüm paydaşların yer alması mutlaka yararlı olur. Bu şehir hepimizin şehri ve bu şehrin geleceği hepimizi ilgilendirmektedir. Geleceğimizi birlikte konuşabilmeliyiz. Bu şehri on yıl sonra nerede görmek istiyoruz, 2023’e geldiğimizde şehrimizi Cumhuriyetimiz açısından hangi noktada görmek istiyoruz diye düşünebilmeliyiz. Çanakkale’mizin hem kendisi için, hem de ülkemiz için Türkiye haritasına masada özgün katkısı ne olacaktır, bu sorulara cevap aramak durumundayız. Türkiye geneline bakıldığında benim şöyle bir bakışım var; her şehir kendi katma değerini ortaya koymakla yükümlüdür. Çanakkaleliler olarak bizim de böyle bir yükümlülüğümüz var, bu bizim Çanakkale’ye borcumuzdur. Dünyada zaten bunu tek mercekle bakıp başarabilen bir ülke veya şehir yoktur. Konuya böyle yaklaştığımızda mutlaka iki mercekle bakmak durumundayız, bir tanesi güçlü yerel  gözlüğümüz, bir tanesi de Çanakkale’nin yani şehrimizin Türkiye haritasındaki konumunu iyi idrak etmemizi sağlayabilen ve biraz uluslararası boyutu da görmemizi sağlayan uzak gözlüğümüzdür. Yani, meseleye çift mercekle bakmak durumundayız. Bunlardan bir tanesi eksik olursa, kesinlikle katma değer yaratma becerisinden yoksun kalırız.

 

Bizim ayağımıza dönemsel olarak gelen fırsat, gelişmiş ülkeler arasında yer alan, Asya-Pasifik ile çok ciddi kurumsal ve ticari ilişkileri mevcut ve Avrupa Birliği ülkeleri ile de olumlu ilişkileri olan Avustralya ve Yeni Zelanda pazarıdır. Bu iki ülkeyi düşünürken, 120 milyonluk  Türkiye’ye eş değer ekonomik bir pazar olarak düşünmeli, sadece nüfus olarak değil. Gerçi, 28 milyon rakamı dahi görmezlikten gelinecek bir kitle değildir. Hiçbir şehir veya ülke için 28 milyonluk Pazar, es geçilecek bir pazar değildir. Böyle bir lüksümüz de yok. Cumhuriyetimizin 100. yılı hedefine yürürken mutlaka şehrimiz için katma değer yaratacak unsurlarımızı kendimiz geliştirmek durumundayız. Türkiye’nin en batısında yer alan şehir olarak Ankara’ya artık uzak bir şehir algısından da kurtulmalıyız. Ankara’nın o  çok yoğun gündeminde, bir noktada kendimizi fark edersek, ancak masaya anlamlı bir katkı koyabiliriz. Ulusal masamızdan da anlamlı bir tepki alabiliriz. Yani biz ticaret hacmimiz, nüfusumuz ve sanayi altyapımızla bir İstanbul olamayız (olmaya da gerek yok), ancak biz marka değeri yüksek bir Çanakkale olabiliriz. Çanakkale markası dendiğinde, insanlar Çanakkale gerçekten özel bir yer demeli. Yaşam kalitesinin yükseldiği; orta ölçekli nüfusa sahip; verimli ve üretken; insanların terkettiği değil, gelmek ve yaşamak istediği bir yer; dünyaya açık bir şehir olmalıyız. Bu seçenek gerçekten cazip bir seçenektir. Bunun için 2015 seçimleri sıradan bir seçim değildir. 2023’e doğru ilerlerken, şehrimiz ve ülkemiz için en önemli dönemeçlerden biridir. Doğru döndüğümüz ve markalaşabildiğimiz takdirde, dinamik bir şehir olup, her kesimimiz için kazançlı bir atılım olacaktır. Amacımız pastanın büyütülmesidir. Mevcut pasta, ancak dışa açılım ve gelişim ile büyütülebilir. Bunu birlikte yapabildiğimiz takdirde, her sektörümüz için daha iyi bir iş potansiyeli, canlı yerel ekonomi ve hemşehrilerimiz için yeni iş alanları anlamına gelir” dedi.

 

“ Çanakkale’mizin İkinci Şansı Balkanlara Komşu Oluşudur”

 

Çanakkale’nin coğrafi olarak Balkanlar yöresi olduğunu kaydeden Apak; “ Çanakkale’mizin ikinci bir şansı da coğrafi olarak Balkanlar yöresidir. Buradan üç saatlik bir yol mesafesinde. Bu bölgeyle ticari ilişkilerin geliştirilmesini amaçlayan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı diye bir mekanizma da vardır, ancak şu ana kadar Çanakkale’den sınırlı sayıda insanın aktif olarak içinde yer aldığı bir platformdur. Bunların dışında, farklı girişimlerle de komşu bölgemizdeki pazarlara girebilmemiz mümkündür. Ticaret Odamız ve Ticaret Borsamız ile birlikte bu konularda doğru adımların atılabilmesi son derece önemlidir. Başka türlü markalaşma sürecini tamamlamamız çok zor. İşin gerçeği tarımda dünyada korkunç bir pazar mücadelesi var, her yıl bizim tarım ürünlerimiz Kapıkule’den geçerken mutlaka bir engelle karşılaşır. Bu engelleri aşmanın yollarından biri, Ankara’da bürokratik mekanizmalarla doğru ve yakın bir işbirliği tesis etmekten geçer. Ayrıca yerel mercekle, Ticaret Odamız ve Ticaret Borsamızla birlikte yakından takip etmek gereklidir” diye konuştu.

 

“ Seçildiğim Takdirde İnsanlarımızı Ve İlgili Kesimleri Yanımda Görmek İsterim”

 

Apak seçildiği taktirde insanları ve ilgili kesimleri yanında görmek istediğini belirterek; “ Seçildiğim takdirde, ben  Çanakkale’mizi, Belediyelerimizi, Ticaret Odamızı, Ticaret Borsamızı, STK’larımızı yanımda görmek isterim. Bu yapısal dönüşümü ancak birlikte adeta bir şehir koalisyonu halinde daha etkin olarak sağlayabiliriz. Günlük hesaplar dışında olan, etkin çalışma, yapısal dönüşümü bize sağlayabilecek, bize ön açabilecek, şehrimizin kabuk değiştirmesi için gerekli adımların atılması ancak etkin bir temsil ile mümkündür. Çanakkale’mizin meselelerini Ankara’da gündeme taşıyabilen bir diyalog yaklaşamı şarttır. Ülkemizin yoğun gündeminde, biz Çanakkale’nin, yılda sadece bir defa 18 Mart’ta, bir defa da 24 Nisan’da hatırlanan bir şehir olmaktan çıkmasını arzu ediyoruz. Onun için 2015-2018 döneminin mutlaka uluslararası markalaşma dönemi olarak ve kurumsal ilişkilerimizin geliştirilebileceği bir dönem olarak benimsenmesi gereklidir” dedi.

 

MEHMET APAK KİMDİR?

 

Ailesi iki taraftan da Çanakkale Merkez’den olup, halen Merkez’de yaşamaktadır. 1967 yılında doğmuş, ilkokulu İstanbul’da tamamlamıştır. Orta öğretimine Çanakkale İmam Hatip Lisesi’nde devam etmiş ve Lise eğitiminin son bölümünü Avustralya’da 1985 yılında tamamlamıştır. Melburn Üniversitesi Siyaset Bilimi/Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. Aynı Üniversitede Eğitim Fakültesinde pedagojik formasyon çalışmalarını tamamlamıştır. Monash Üniversitesinde Yüksek Lisans derecesi almıştır. Toplum kalkınma, insan kaynakları, eğitim ve diploması alanlarında çalışmıştır. 1996-2015 yılları arasında Dışişleri Bakanlığında diplomat olarak dünyanın birçok ülkesinde dış temsilciliklerde Kenya, Fransa, Türkmenistan, Bulgaristan, Afganistan, Avustralya ve KKTC’de çalışmıştır. Merkezde, NATO Dairesi ile İdari/Mali İşler Dairesinde çalışmış, ayrıca Balkanlar Doğu Avrupa Ekonomik İşlerden sorumlu Daire Başkanı olarak görev yapmıştır.  Son olarak, T.C. Melburn Başkonsolosu ve T.C. Lefkoşa Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı olarak görev yapmıştır. Melburn Başkonsolosluğu döneminde, Çanakkale Valisi başkanlığında il heyetinin Avustralya temaslarında eşgüdüm sağlamış, Avustralya Türk toplumunun ANZAC’ın 100.yılı etkinliklerinde katkısını koordine etmiştir. 2011-2012 döneminde çeşitli kurumlarımızın ( TSK, Polis, TİKA, Milli Eğitim Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı) içinde yer aldığı T.C. Cevizcan/Afganistan İl İmar Ekibi’nin (PRT) Koordinatörlüğünü yürütmüştür. Kalkınma ve kapasite geliştirme projeleri başlatmış ve uygulamaya koymuştur. Mehmet Apak, evli ve iki çocuk babasıdır.