?Kamu Kaynaklarının Yağmalanması Önlendi?

?Kamu Kaynaklarının Yağmalanması Önlendi?

Geçtiğimiz hafta TBMM´de görüşülen torba yasa tasarısı kamuoyunda sıkça tartışılmış ve özellikle özelleştirme içerikli düzenleme nedeniyle ilgi uyandırmıştı.

411. sıra sayılı torba yasa gerek STK ve Meslek odaları ile sendikaların gerekse komisyon aşamasındaki görüşmelerde partili milletvekillerimizin yoğun eleştirilerinin söz konusu olduğu düzenlemeler içeriyordu.  TBMM Genel Kurulunda görüşmeler sürerken, Üniversitelerdeki rektörlük seçimlerinin kaldırılarak Cumhurbaşkanı Erdoğan´a istediği rektörü hem atama hem azletme yetkisi verilmesini öngören AKP grubu önergesi, genel kurulda tansiyonunun yükselmesine neden olmakla beraber, Cumhuriyet Halk Partisi, tasarıya ilişkin eleştirilerini sertleştirmiş, böyle oldubittilerle uzlaşı kültürünün hayata geçirilemeyeceğini vurgulamıştır. CHP´nin sergilediği kararlı tutum neticesinde AKP grubu verdiği önergeyi geri çekerek Genel Kurulda yeniden bir uzlaşı zeminine olanak sağlamıştır. Torba tasarıdaki birçok madde de partimizin kararlı ve tutarlı duruşu ve muhalefet partilerin de desteğiyle AKP geri adım attı ve milletin aleyhine olacak düzenlemeler Torba Yasadan çıkarıldı.

 

 

TBMM Genel Kurulunda görüşülen Türk Japon Bilgi Ve Teknoloji Üniversitesi kurulmasına ilişkin uluslar arası anlaşma üzerinde CHP grubu adına söz alan Bülent Öz yaptığı konuşmada; ? Türk-Japon ilişkilerinin tarihteki izlerini Japonya açıklarında batan Ertuğrul Fırkateyni münasebetiyle anımsarız. Sultan II. Abdülhamit´in, Japon İmparatorunun gönderdiği nişana Osmanlı Devleti´nin en büyük nişanıyla karşılık vermek ve iki devlet arasındaki münasebetlerde somut ilerleme kaydetmek için Ertuğrul Fırkateynini gönderdiği bilinmektedir. Dönüş yolunda Ertuğrul Fırkateyni battığında 531 denizcimiz şehit olmuş, sağ kurtulan mürettebatımıza, Japon İmparatorunun talimatlarıyla, Japon Hükûmetinin ve halkının tavrı iyi ilişkilerin sürmesini temin etmiştir. Bu dramatik başlangıç sonrasında, 1985 yılında devam eden İran-Irak Savaşı´nda Tahran´da mahsur kalan Japonlar, dönemin Başbakanı Turgut Özal´ın girişimleriyle kurtarılmışlardır. Bu iki olayla tarihsel birliktelik derinleşmiştir. Anayasa´mızda uluslararası sözleşmelerin onay zorunluluğu olduğu için bugün bu tasarıyı görüşüyoruz. Kuşkusuz ki bilim ve teknoloji alanında dünyada söz sahibi bir ülkeyle böylesine önemli bir iş birliğine gidilmesi ülkemiz için son derece önemli ve anlamlıdır. Zira, Japonya, kişi başına düşen yaklaşık 45 bin dolar seviyelerindeki rakamlara bilim ve teknoloji alanında insanlığa aktardığı üretimiyle, eğitim sistemlerinde millî kültürlerini benimseyen yüksek ahlakla yetiştirdiği genç nesilleriyle, yolsuzluk ekonomisine karşı toplumsal refahı önceleyen politikacılarıyla, işini dürüst ve layıkıyla yapan erdemli insan kaynağıyla gerçekleştiren bir ülke. Dolayısıyla, ahlak, bilim, erdem gibi kavramları yaşamlarının merkezine alan insanların Hükûmetiyle bu anlamda bir birliktelik yapılması bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Hele hele, özellikle, 12 Eylül 1980 askerî faşist darbesi sonrası giderek yozlaşan, aklı ve bilimi öteleyen, ezberci düşünmeyen, sorgulamayan nesiller yetiştirmeyi eğitim sisteminin temeline alan siyasal iktidarlarca eğitim alanının cemaatlere, tarikatlara terk edilmesi neticesinde kaybettiğimiz yılları göz önüne alınca bu anlaşmaya karşı çıkmak mümkün değil.  Her fırsatta ulusal eğitim sistemimizi kendi kafasına göre yeniden inşa etmeye çalışan bakanları gördükçe "Acaba bizim ülkemizde de seküler temellere dayanan bilimsel bir eğitim modeli hayata geçebilir mi?" sorusunun sorulduğu bir ortamda bozuk saat misali arada doğrunun yapıldığı da görülüyormuş. Kurulacak bu Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesinde enerji, nanoteknoloji, biyomedikal, uzay teknolojileri, nükleer bilim, reaktör mühendisliği, mimarlık, inşaat, deprem mühendisliği, sosyal bilimler alanlarında eğitim verilmesinin ön görülmüş olması başta eğitim kurumları ve o kurumların aracılığıyla devletimizin neredeyse bütün hücrelerinin dinci, gerici tarikatlar tarafından kuşatıldığı bir süreçte yerinde bir proje olacaktır. Dilerim, ülkemizde seküler bilime tarihsel birikimi ve deneyimiyle muazzam katkı sunma olanağı olan Japon Hükûmetiyle yapılacak bu iş birliğine yukarıda anlattığım sebeplerden ötürü "Biz ne yapıyoruz ya?" diyerek karşı çıkmazsınız. On dört yıllık iktidar pratiğinizde bilime ve teknolojiye değil, gerici bir eğitim modeline, cemaatlere yatırım yaptınız. Bütün uyarılarımızı kulak arkası da etseniz, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi kısmen uyanmanıza ve sesimize kulak vermenize sebep oldu. Kurulacak üniversitenin eğitim dilinin İngilizce olması kararlaştırılmıştır, Türk ve Japon öğrencilerine ise Türkçe ve Japoncanın seçmeli ders olarak okutulacağı yazılmaktadır. Kültürel kaynaşmanın arzu edilen boyutta sağlanabilmesi için en azından her iki ülkenin uyruğundaki öğrencilerin diğer ülkenin dilini de öğrenebilmesi bakımından Türkçe ve Japonca zorunlu ders olarak, eğitim dili İngilizce yanında verilirse yerinde olacaktır. Hem Türk-Japon üniversitesi kurulacak hem de Türkçe ve Japonca seçmeli ders olacak, bu mantıklı değildir. Son bir temennim de dilerim kurulacak bu bilim ve teknoloji üniversitesini de kısa süre içerisinde kendi anlayışınıza benzetmezsiniz diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum?dedi.