Hamaset Yapanları Şehitler Çarpacak

Hamaset Yapanları Şehitler Çarpacak

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan 2014 yılını Objektif Gazetesi Sahibi Vedat Sezer'in Ton Tv ‘de yayınlanan ‘Bakış Açısı' programında değerlendirdi. A'dan Z'ye Çanakkale'yi yorumlayan programa Gökhan'ın çarpıcı sözleri damgasını vurdu.

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; Çanakkale’nin uydudan yayın yapan tek Televizyonu Ton Tv’de yayınlanmakta olan, yapımcılığını ve sunumunu Objektif Gazetesi sahibi Vedat Sezer’in yaptığı ‘BAKIŞ AÇISI’ programının 2014 yılındaki son konuğu oldu. Ülgür Gökhan programda 2014 yılı yatırımlarından Belediye hizmetlerine, Çanakkale Siyasetinden partisindeki gelişmelere kadar pek çok konuyu Vedat Sezer’in sunduğu ‘Bakış Açısı’ programında değerlendirdi. Ülgür Gökhan’ın çarpıcı yorum ve değerlendirmeler yaptığı programda konuşulanların tamamını siz Objektif okurları için yayınlıyoruz. İki bölüm halinde sayfalarımıza taşıdığımız program içeriğinin ilk bölümünde; Çanakkale Belediyesi yatırımları, Belediye hizmetleri ve A’dan Z’ye Çanakkale’nin değerlendirildiği özel yorumlar yer aldı.

 

“2014’ün en önemli yatırımları çevreydi”

 

Belediye Başkanı Ülgür Gökhan 2014’ün en önemli yatırımları ile ilgili yaptığı açıklamada; “ 2014 başında seçilmeden hemen önce bitirip açılışını yaptığımız atık su arıtma tesisi Çanakkale için çok önemli bir yatırımdı. Çünkü derin deşarjı denizlere veriyorduk şimdi artık bir arıtma tesisimize kavuştuk önemli bir çevre yatırımıydı böylelikle Çanakkale’de ki çevre yatırımlarını tamamladık. Çöp depolama alanımızı daha önce yapmıştık. 2014 itibari ile en önemli sonuçlanan yatırım bu. Tabi tesis çok iyi bir biçimde çalışıyor bir süre önce de direk Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne bağlandık online bütün çıktı sularını devamlı denetliyor burası internet ortamında. Yani atık su arıtma tesisinden deşarj edilen suların niteliği, kalitesi hepsi denetim altında. O bakımdan herhangi bir sıkıntı yaşamamız söz konusu değil çünkü zaten denetleniyoruz, zaten biz de dikkat ediyoruz sonuç itibariyle bir çevre sorunu yaratmamamız lazım. Zaten şuanda o nu yapan firma işletiyor onun denetiminde bir müddet daha o işletiyor düzeltilmesi gereken bir şey olursa müdahale ediyor, deşarj edilen suların kalitesi de hem bizim arkadaşlarımız tarafından tahlil ediliyor hem de bakanlık tarafından kontrol ediliyor” dedi.

 

“ Seçimlerden sonra yatırımlara hız verdik”

 

Gökhan yerle seçimlerin ardından yatırımlara hız verdiklerini ifade ederek; “ En son ihalesini yaptığımız Belediye Hizmet binası aralık ayında ihalesini yaptık onun projelendirilmesi tamamlandı o başlayacak yeşil bina olarak. Dolayısıyla Güzelyalı ve Dardanos’un arıtma şebekelerinin projesi bitti ihale aşamasına geldi onun sadece arıtma ünitesi ile ilgili bir karar alma durumundayız onu İller Bankası ile konuşuyoruz yoksa alt yapının projesi tamamlandı ihale aşamasına geldi. Burada yenileme dönüşüm projeleriyle ilgili ilerleme kaydettik 2014’de hem Sosyal Konutlar bölgesi ile ilgili proje yarışması yaptık sonucunda birinci gelen bir projenin uygulanması için çalışmalara başladık, halkla toplantılar yapıyoruz onların görüşüne sunduk. Aynı şekilde Belediye’nin arkasında eski küçük sanayi alanında da çalışmalarımızı sürdürüyoruz vatandaşlarla konuştuk bir proje çalışması var teklifleri alıyoruz onu inşallah hayata geçirmek için çaba gösteriyoruz. Yeni Kordon’un devamı Kepez’e kadar uzatılması için çalışmalar başladı bakanlıktan izinler aşamasında projemiz tamamlandı onun şimdi izinleri aşamasında bakanlıklarda görüş alınıyor prosedürü öyle onun. Yine alt yapı yatırımlarına devam yani eksik kalan tamamlayamadığımız alanlarda alt yapıları bitirip üst yapılara devam ediyoruz. Sonuç itibariyle hobi bahçeleri ile ilgili bir çalışmamız vardı onu tamamladık ama yeriyle ilgili askeriyeden bir izin sorunu oldu yerini değiştirmek durumunda kalacağız herhalde ama en azından projesi hazır. Yine yukarda bir spor alanı eski belediye sağlıklı yaşam parkı diyoruz Vahit Tuna Anadolu Lisesi’nin yan tarafındaki bir alan onun ihale süreçleri devam ediyor böylelikle yavaş yavaş yine öngördüğümüz yatırımlar sürüyor” diye konuştu.

 

“ 1/100.00 binlik planları içime sindiremedim”

 

Başkan Gökhan askı kamuoyunu meşgul eden 1/100.000 binlik planlar ile ilgili de değerlendirmelerde bulunarak; “ Çok uzun sürdü biliyorsunuz bu planın yapımı ama ciddi bir çalışma olmadan daha doğrusu bizim beklentilerimizi tatmin etmeyecek şekilde planlandı. Çeşitli birimlerin taleplerini ön plana çıkararak planladı. Örneğin termik santrallerin burnumuzun dibine kadar gelmesi söz konusuydu halbuki onlar mevcut yerlerinde kalmaları hatta sayılarının bile artık mevcutları aşmaması gerekir çünkü bir kapasite var sonuçta karbon salınımı kapasitesi var onu hayli hayli aşıyor. Bazı şartlar öne sürmüşlerdi termik santral yapılabilmesi için kömür yatağının üstünde olması gerekir diye ithal kömür kullanılmayacak dendi ama ne ona dikkat edildi kömür yatağı olmayan yerlere şunda yine ÇED’ler yapılıyor izinler verilme aşamasında, bir kere o konuda son derece sıkıntılı bir süreç. Artı Çanakkale’de biz mücadele alanımızı genişletelim kent büyümek durumunda büyüme alanımızı tarif etmiştik onu yapmamışlar ona itiraz ettik zaten şimdi Özbek, Kemel, Işıklar, Dörtyol, Saraycık, Sarıcaeli biraz hinterlandımızı geliştirmek gerekir. Benim bir söylemim var biz Umurbey Belediye sınırına bitişmeliyiz diye çünkü kent hızlı bir şekilde büyüyor Kepez de artık neredeyse dolma aşamasında o da arkalara doğru gitmesi lazım kentlerin gelişme alanları yeteri kadar dikkate alınmadığı gözüküyor. Bozca Ada’da da bir sıkıntı var kıyılarının yapılaşması konusunda şikayet var. Madencilikle ilgili özellikle orada bir kısıtlama koymamışlar yine bizim altıncılar ortalıkta boy göstermeye başladı. Şimdi kabuk değiştirdi onlar yabancı sermayeler gitti yerli sermayeliler gelmeye başladı Eczacıbaşı, Nurol gibi şirketler gelip hatta yabancılardan daha agresif geçen gün Şahinli Köyü’nde ÇED toplantısı olmuş orada insanları sokmamışlar, tehdit etmişler, bodyguardlar kadınları korkutmuşlar bizim giden arkadaşlarımızı toplantıya sokmamışlar gazetelerle camları kapatmışlar, böyle garip bir uygulama yoksa bizim giden arkadaşlar sade vatandaş en fazla itiraz ederler ve çok enteresan Şahinli Köyü muhtarının bir şey söylediğini söylediler umarım öyle bir şey dememiştir; ona özellikle çok üzüldüm, “bizim suyumuzda bir şey yok yani bunlar su falan karıştırmadılar işte bizim suyumuz zaten kaba, arsenikli” gibi laflar etmiş. Halbuki Şahinli köyü o bölgenin en temiz suyu idi Lapsekililer oradan su alırlardı artı bundan iki üç sene önce bir kurban bayramında susuz kaldılar ve ben tankerlerle su taşıdım oraya dört gün boyunca niye orada arama yapan firma kaynaklarını bulandırmış ve çamur akıyordu ve bizden destek istediler. Çanakkale’de bütün köyler evet diyecek bence Şahinli Köyü’nün hayır demesi gerekir bu işe çünkü başlarına geldi. Tabi şu var maalesef üzülerek söylemek zorundayım; oradan 30 tane genç alıyorlar biraz maddi yardım yapıyorlar oradaki insanların gözünü boyuyorlar ama onlar gittikten sonra oranın ne olacağı konusunda o insanlar bir endişe taşımıyor, günlük paramı alayım o gün motorumu kiralıyım, bugün köye bir şeyler alalım deyip ve bu noktada çevrenin kendilerine lazım olan esas Şahinli’ye lazım Çanakkale ile bir alakası yok ama Şahinli Köyü’nün insanları orada yaşamaya devam edecekler. Hangi şartlarda? Ormanları kesilmiş, ağaçları kesilmiş, toprakları kaldırılmış, eşilmiş, deşilmiş, kirletilmiş, siyanürlenmiş bir biçimde o topraklar onlara miras kalacak. Hayvancılıkları var, tarımları var bunlardan mahrum kalacaklar. Bunu ölçemiyorlar bilemiyorlar yani şu anda zannediyorlar ki bugün olanlar devam edecek, hep böyle olacak, hayır; oradan işletme ruhsatını aldıkları zaman orayı tarumar edecekler çok geniş alanları açacaklar ama sonra ki pişmanlık fayda etmeyecek, onun için özellikle hukuki mücadeleye deva edeceğiz kesinlikle çevre katliamına sesiz kalmamız söz konusu değil sadece Şahinli için değil her tarafla ilgili. Zaten davarlı kazanıyoruz, yürütmeyi durdurma karaları alıyoruz, muhtemelen üst mahkemelerden de böyle gelecek çünkü sonuçta bu bir çevre katliamı ve bütün o bölgede oturan insanlarımız özellikle kadınlarımız bu konuda çok duyarlı haklı olarak duyarlı, bu günün üç kuruşuna aldanmamaları lazım yani iş bulunur, aş bulunur hepsi olur ama daha sonra yaşadığın alan tarumar edilirse aldığın paranın bin katını koysan gene o doğayı elde edemezsin. Geçen günde bir madenci derneği kurmuşlar bana ziyarete gelmek istediler buyurun dedik; gelmeden önce gazetelerde ilanlar var basın açıklaması; “biz madenciler de bitsin artık hokkabazlık” diye Nurettin Ahi denilen bir başkan bu yazıyı vermiş ve Oktay Ekşi’nin 2002 senesinde bir yazısından alıntılar almış; siyanür yöntemiyle üretilen altına karşı çıkma hokkabazlığı diyor. Hokkabaz Çanakkale halkı değil, çevreciler değil hokkabaz biliyorsunuz sihir yapar, bul karayı al parayı oyunları yapar onlara hokkabaz denir bu madenciler o işlemi yapıyor böyle gösterip biraz iyi bu deyip buradan biraz mama verip, buradan biraz avanta verip oradan ana malı götürmeye çalışıyorlar. Çanakkale halkı böyle bir şey yapmıyor veya yörenin insanı, onlar yapıyorlar bu hokkabazlığı. Böyle bir ilandan sonra bana geldiler ve daha sonra tabi ben gerekli açıklamayı yaptım fakat şunu bir kez daha söylemek durumundayım; Siyanürle altın işlemesi noktasında gerçekten büyük riskler var o toprağın zehirli olarak bakılması bize bırakılması durumu var ama ondan öte tabi Kaz Dağlarındaki bitki örtüsü, ağaçlar, flora, fauna, su yatakları, hava, oksijen noktasında ciddi zafiyete uğratacak ve biliyorsunuz Çanakkale’nin arkasında bizim içme suyumuz ve tarımın sulama suyu olan Atikhisar Barajı, Bayramiç’deki Bayramiç Barajı, Umurbey’deki Umurbey Barajı gibi barajlar da risk altında oradan Allah korusun en ufak bir sızıntı yıllar içersinde en ufak bir sıkıntı yaşadığımızda bu büyük bir dert olarak başımıza kalır. Onun için üç kuruş sadece bir maden değeri olan insanlığa hiçbir yararı olmayan, altının insan için hiçbir yararı yok, bir noktada bu tabiatın bozulmasına ve risk almamıza ben şiddetle karşı çıkıyorum.Bu dernek geldikten sonra bir firmanın da  bir de temsilcisi geldi tesadüfen ertesi gün bana şöyle bir şey dedi vatandaşın bilmesinde yarar var; “ Ülkelerin gelişmişliği Merkez Bankası’nın altındaki altınlarıyla ölçülüyor “dedi bana. Ben dedim ki “Ülkelerin gelişmişliği öyle ölçülmüyor bundan böyle, artık bilgi teknolojisi üreten ülkeler çağdaş seviyelerini ilerletiyorlar, zenginleşiyorlar, altın değil bilgi önemli biz bilgi üretmeliyiz.” Böyle çarpık gerekçelerle karşıma geliyorlar. Bazı arkadaşlarımızı köylülerimizi kandıran şanslılar olabiliyor ama elbette bizi kandıramazlar. Ben halkımı bilinçlendirmeye devam edeceğim. Kazdağları sadece Çanakkale’nin eğil, sadece Türkiye’nin değil, dünya mirası bir dağ ve buradaki flora ve fauna, bitkiler, tıbbi ilaçlar için önemli bir doğal kaynak oluşturuyor. Sular Middili Ada’sından tutun Gökçe Ada’ya kadar varan bir hinterlanda Kaz Dağları’nın suyunun vardığını biliyoruz ve dolayısıyla içme ve kullanma suları son derece önemli. Dünyanın ikinci en bol oksijeni olan dağ oradaki bütün ağaçları kestiğimizde bütün bu özellikleri biteceği için ben bu konuda herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum” dedi.

 

“ Hameset yapanları şehitler çarpacak”

 

Termik santraller konusunda da şehitler üzerinden hamaset yapanların bir gün şehitler tarafından çarpılacağının da altını çizerek; “ Önce şunu söyleyeyim hani hep hamaset yaparlar ya yukarıdakiler şehitler diyarı Çanakkale şehitler çarpacak onları kesin. Neden? Ne kadar çevre belası varsa hepsini bu memleketin üstüne getiriyorlar bir tarafta altın, siyanürle altın işletmeye çabalayanlara hala daha ruhsat vermeye çalışıyorlar bir taraftan da havamızı kirletmek noktasında termik santralleri burnumuzun dibine kadar getirmeye çalışıyorlar. Bakın yerel gazetelerde iki sanayicinin karşılıklı konuşmasına atışmasını bir okuyun nedir bu hırs? Bu yörede termik santral yaptınız Çan’da da var hadi bir tane daha yaptınız 11 tane daha ÇED sürecinde olabilecek yatırımlardan bahsediliyor. Bu kavga şuradan bir tanesi aldı şimdi işletiyor diğerleri almasın istiyor onları engellemeye çalışıyor, ötekiler de sen aldın biz de alalım hakkımız var diyor fakat hep yukarıda birtakım işbirlikleriyle engeller çıkarılıyor ve sonuç itibariyle bunlar kurmazsa engel olanlar o yerleri alıp kendileri kuracaklar. Çanakkale genelde poyraz rüzgarı altındadır onlarda kuş uçuşu 80 km uzaklıkta oradan oluşacak hava kirliliği veya karbon salınımı hem Lapseki yerleşiminde hem Çardak yerleşiminde hem Çanakkale yerleşiminde, Umurbey’de kırsal da tarım alanları da dahil bu bölgeleri risk altına getiriyorlar.  Güya sadece kömür yatağı olan yerlerin üzerine termik santral yapılacaktı neymiş 11 tanesi daha önce müracaat etmiş o yüzden onlara müktesep hakkı verilecekmiş. Çevrenin müktesep hakkı olur mu? Hani ithal kömürle yapılmayacaktı? Adamlar ÇED koşturuyor. Hokkabaz bir tane değil çok taraflı hokkabazlık var zaten hokkabazlar heyet halinde çalışırlar burada da böyle. Vatandaş şunu bilmiyor olabilir  şu an bir firmanın Çin teknolojisiyle yapmış olduğu yatırımda bacalar patladı bu ne demektir yarın bütün o salınımların risk olacağı demektir çünkü Çin teknolojisi en kötü teknolojilerin başında geliyor. Şu anda santralin çalışmadığı duyumu var ve bir müddet de çalışmayacak. Daha o santral yapılalı 1-2 sen oldu olmadı. Kötü teknoloji, ucuz etin yahnisi meselesi son derece risklidir çünkü bu bir çevre sorunu barındırıyor içinde ihmal edilemez bir şey bu bunun 14 tane olduğunu var saydığımızda Çanakkale için büyük risk. Bunlar giderek Gürece altlarına doğru Çanakkale’ye de yaklaşıyorlar. Bu konuda iktidardan hiç tepki yok sanki biz bir şey söylemiyoruz, Çanakkale halkı bir şey söylemiyor. Ama bu arada kavgalar çıktı meydana gazetelere düştü, baca patladı “Allah bu” diyorum ya işte eninde sonunda biz galip geleceğiz niye çünkü Tanrı’nın yaratığını bozmaya çalışıyoruz, doğayı, çevreyi yok etmeye çalışıyoruz bu bizlerin yanına kalmaz kalmıyor da işte kutuplar da olanlar, aşırı selli yağışlar, heyelanlar, derelerin suları almaması taşması hepsi bunların birer çevre sorununun sonuçlarıdır. O yüzden bütün Çanakkale halkına sesleniyorum “ Lütfen duyarsız kalmayın”. Bu kesinlikle siyasi olarak algılanmasın insanları kandırmak benim üslubum değil, ben doğruları söylemek zorundayım” şeklinde konuştu.

 

“ Çanakkale çok değerli”

 

Çanakkale’nin şuanda çok değerli bir kent olduğunu belirten Gökhan; “ Şu anda Çanakkale o kadar değerli ki. Şu anda dingin dediğimiz hayat tarzının olduğu bir yöre burası. Ne aşırı nüfus var, ne kirlilik var, olabildiğince sessiz sakin, insanların huzur bulduğu, etrafımızdaki üç büyük şehrin burada dinlenebileceği bir alan burası bir vaha yani İstanbul, Bursa, İzmir çölünün ortasında bir vaha bunu bozmaya hakkımız yok bu bizim için çok değerli. Herkes bu bilinçte birçok insan görüyorum Çanakkale’ye yerleşmişler herkes seve seve bu kente geliyor sadece bu kente değil başka yerlere de gidiyorlardır mutlaka nedeni de çevresi henüz bozulmamış oksijeniyle, sularının temizliğiyle, orman aralığıyla, doğal güzellikleriyle güzide bir yöre sadece kent merkezi değil Çanakkale’nin tamamı için söylüyorum onun için bunların tahrip edilmesine kesinlikle engel olmak en azından benim boynumun borcu” dedi.

 

“ Belediye binasında kazmayı vuracağız”

 

Yeni belediye binasını yapımı ile ilgili de açıklamalarda bulunan Gökhan; “ Ben burada yoktum 3 firma katıldı birbirlerine yakın verdiler zaten 47 milyon liraya iş tamamlanmış. Şu anda tecrübeli bir firma olduğu belli. Zaten biz ihaleyi çağrı usulü yaptık, davet usulü. Ön eleme yaptık klasik ihale yapmadık, herkese açık ihale yapmadık, ihale yasasında var o. Bunu yapabilecek nitelikte firmaları ortaya çıkarttık, davetlileri eledik, elenenler arasında ihale yaptık. Referanslı oldu çünkü belli bir inşaatı yapmış olması lazım. En uygun fiyatı veren firma da  gerçekten ciddi yatırımları var güvenilir bir firma olarak görünüyor. Benim tahminim 2-2,5 yılda bitiririz. Şartlara bağlı bir de yerin altına iki kat ineceğiz otoparkıyla konferans salonuyla beraber 2-2,5 yılda bitiririz kısmet olursa. Bunun yanında İskele ve Cumhuriyet Meydanı alan düzenlememiz var. Otel yıkıldı ona bir proje yapacağız artık. O alan ile ilgili yarışma yaptık zaten yarışmayı yapılan firmadan bekliyoruz ama hoşumuza gitmezse olabilir tabi o da mümkün” dedi.

 

“ İsmi iskele meydanı kalacak”

 

Belediye Başkanı Ülgür Gökhan iskele meydanının isim tartışmalarına da son noktayı koyarak; “ İsmi klasik İskele Meydanı. Kordonla ilgili projemiz devam edecek. Tekel şarap fabrikasının alanı var o nu hibe olarak almıştık orasıyla ilgili bir proje yapacağız. Önce bir ihale yaptık mevcut binaların sinema olarak kullanılması karşılığı yatırımı yapsın diye bir firma o gerçekleşmedi zaten talep eden firma da daha sonra girmedi ihaleye onun için o nu yıkacağız düz bir alan üzerine proje yapacağız. Yani proje derken yeşil alan peyzaj anlamında söylüyorum. Yıkım başlıyor yıkım ihalesini yaptık. Onun dışında hobi bahçelerimizi tamamlamaya çalışacağız. Sarıçay ile ilgili bir projemiz var. Sarıçay ile ilgili arkadaşlar çalışıyorlar. Fevzi paşa mahallesinin ön tarafına şu an da bir şey yapabilir durumda değiliz çünkü önce mahalleyi bir iyileştirmemiz lazım. Ama İnönü köprüsüyle yaya köprüsü arasında depoların olduğu alanı otopark olan alanı boşaltacağız ve orada bir peyzaj yapacağız hem mağazaların orada fonksiyon kazanması için çünkü mağazalar kalacak orada onlar tescilli eser, orada belki bir kafeterya olabilir, park olabilir. Pazar yerinin altında otopark düzenlemesi yapacağız, amfi tiyatroyu kaldırıyoruz oralarda bir düzenleme yapacağız, en son Çimenlik Kalesi ile beraber Eflat okulu da, sayın valimiz o konu da çaba gösteriyor, eflat okulu iyileştirildiği zaman onunla beraber Atatürk köprüsüne kadar olan alanı iyileştirme yapmış olacağız” dedi.

 

“ Öngördüklerim birkaç yıl içinde olacak”

 

Gökhan öngörülen projelerin birkaç yıl içinde hayata geçeceğini dile getirerek; “ Tabi ilk söylediğimi bu yıl içerisinde yapacağız diğer söylediğimi de tahmin ediyorum 2 yıl içerisinde gerçekleşir çünkü gerçekleşmek zorunda Fevzi paşa’nın mutlaka elden geçmesi lazım kuyu sokaklar gerçekten sıkıntılı bir yaşam var orada TOKİ’nin şu evleri yapmasını bekliyoruz TOKİ’de ne yapıyor bilmiyoruz çünkü oradaki insanları bir yere geçici olarak da olsa tutmamız lazım çık git diyemeyiz, onlar sağ da solda kira bulup oturabilecek durumda olan insanlar tamamı değil hatta çoğu değil. Bizim projemiz farklı zaten orada 3 katı geçemiyorsunuz imar yasağı var dolayısıyla oralar iyileştirip, güzelleştirip aynı insanları oraya tekrar yerleştirip belki orada iş alanları da yaratılabilir altında mekânlar, dükkanlar olabilir ama orada en büyük sıkıntımız oradaki insanları geçici olarak nerede konuşlandıracağız onu çözemediğimiz için Orhan rahmetliden beri bugünlere kadar geldik. Devletin de el atması lazım bu bir sosyal sorumluluk meselesidir TOKİ’nin el atması lazım ama TOKİ dediğin zaman ne oluyor TOKİ onlara “çıkın oradan burası çay kenarı boğaza yakın, siz buradan gidin ben buraya yapayım, satayım size de oradaki karlan bina yapayım” diyoruz ki “hayır Fevzi paşalı Fevzi paşa’da kalacak “. Sen onların evlerini iyileştiriver, yap bir kıyak mahalleye ne olur elin mi aşınır dünyanın parasını kazanıyorsun, sağa sola kaptıracağına. Orası ilk mahalle, kurucu mahalle, camisi içinde, çarşısı içinde” diye konuştu.

“ İçim yanıyor”

Fevzipaşa Mahallesi ile ilgili içini yandığının altını çizen Gökhan; “ Gerçekten içim yanıyor, becerememenin yapamamanın sıkıntısını yaşıyorum ama bir devlet falan da bu kadar konuşuyorsun bir gel nasıl yapalım kimse demiyor. Her seçimlerde bütün siyasetçiler ben de dahil onlara gideriz insanları heveslendiriyoruz yapamadığımız zaman benim canım sıkılıyor ben üzülüyorum başkası üzülmemiş olabilir. Ama ben o insanları tanıyorum ve bunların orada onlarla beraber çözülmesi gerektiğini anlatıyorum. Her kentin kendine özgü bir simgesi vardır Fevzi paşa da bu kentin simgesi. Roman vatandaşlarımızın oturduğu alan itibariyle bakacak olursak çok da büyük bir alan değil, o nu becerememenin sıkıntısını yaşıyorum. Zaten kuyu sokaklar ile Testicioğlu’nu bir çözeyim mahalle kendiliğinden dönüşecektir. Nitekim zaten bir ucundan yavaş yavaş müttehitler girmeye başladı, alıp yeniliyorlar mahalle hazır ama biraz da ittirmek lazım, el vermek lazım Kuyu sokakta zaten kendi mülkü değil çoğunun. Onlara oradan bir fırsat yaratmadan, oturma alanı yaratmadan nasıl yapacaksın bunu. Çevre Şehircilik Müdürlüğü, TOKİ, biz karınca kararınca bir araya gelip bütün imkanları ortaya koyup, ben yerleşecek alan bulabilirim, taşımasına yardımcı olurum hep beraber yaparız icap ederse Çimento Fabrikasından çimento temin etmeye çalışırız, Demir fabrikasına İÇDAŞ’ a gideriz demir temin etmeye çalışırız kısmen yani el birliğiyle bir yarayı sarmamız lazım çünkü oradaki insanlara sen bankaya borçlan deme şansımız yok, o insanların borçlanma imkanı yok Kuyu sokaklılar için söylüyorum. Orada kalmalılar hiçbir şey yapamasam bile o insanların orada kalması konusunda mücadelemi yaparım” dedi.

“ Yaşlılar için projeler yaptık”

Sosyal projeler dahilinde yaşlılar için projeler yaptıklarını da değinen Gökhan; “  Yaşlılarla ilgili bir projemiz başladı Altın Yıllar yaşam merkezi birkaç aya kadar tamamlanacak. Çocuk merkezi yapıyoruz jandarmanın orada Bayrak Sokak da kreşiyle, kütüphanesiyle, etkinlik alanıyla, 0-14 yaş grubu çocukların orada yararlanacağı bir mekan yapıyoruz nisan ayında teslim edilecek, engellilerle ilgili çalışmalarımız var, yoksullarla ilgili çalışmalarımız devam ediyor onlara kart veriyoruz ev temizliği yapıyoruz. Evde bakım değil eve gidip temizliğini yapıyoruz bakım hizmetini devlet veriyor zaten. Cenaze hizmetlerinde bütün işleri biz üstlendik insanların da çok hoşuna gidiyor bu konuda kimse sıkıntı yaşamıyor. Taziye evi projemiz var Kürt kökenli Doğulu, Güneydoğulu vatandaşlarımızın ölümlerden sonra taziye törenleri uzun sürüyor çok konuk geliyor dışarılardan günlerce sürüyor, evlerde kahvelerde yemek çıkarıyorlar hoş bir görüntü değil tabi nüfus da arttığı için onlara yönelik Esenler’de bir merkez yapmayı düşünüyoruz. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri’nin orada yıkıp yeniden daha fonksiyonel hale getirmek için çabalarımız var. Yaşlılarımıza özellikle fırsatlar tanıyoruz” şeklinde konuştu.

“ Üniversite ile ilişkilerimiz iyi”

Üniversite ile ilişkilerine de değinen Gökhan; “ Öğrenciler ders saatlerine göre ulaşımda yoğunluk yaşıyorlar ama onları şikayet geldikçe düzeltmeye çalışıyoruz zaten öğrencilere ücretlerde zam yapmadık, yeni gelen üniversite öğrencileri kente alışsınlar diye arkadaşlarımız programlar yapıyorlar onların gönüllü olarak bu kente katkı vermeye sağlamaya çalışıyorlar. Üniversiteyle proje bazında çalışmalarımız oluyor destek veriyoruz sempozyumlarına, bizim projelerimize öğretim görevlilerinden destek alıyoruz çocuklarla ilgili yaşlılarla ilgili projelerde yine onlardan destek alıyoruz ortaklaşa yapmaya çalışıyoruz. Üniversite kurumlarıyla gayet iyi ilişkilerimiz. Tıp fakültesine 400.000 tl’lik bir katkı sağladık onkoloji bölümüyle ilgili. Oyuncak müzesi projemiz var Golf çay bahçesinin karşısında araya sıkışmış küçük bir bina vardır o binanın tahsisini aldık, caminin tam karşısında, oraya oyuncak müzesi yapacağız. Seramik müzemizin müze yetkisi geldi artık resmi müze oldu orası oraya eserlerini verecek olan insanlar güven içinde verebilirler çünkü müzeye giren bir daha dışarı çıkamaz hepsi zimmetli olacaktır. Seramik atölyemiz devam ediyor. Tahta oyuncak işine bu yıl önem vereceğiz zehirli boyalar maddelerden dolayı artık çocuklarımızı ahşap oyuncaklara yöneltip plastiklerden uzaklaştırmamız lazım. Avrupa da her şeyin ahşaptan yapıldığı dükkanlar var bizim de bunu Türkiye’de yapmamız lazım ama öncellikle bizim atölyemiz var kalkınma ajansına bir proje de vermiştik biraz daha geliştirmeye çalışacağız, bu da çocuklarımızı korumaya yönelik bir sosyal sorumluluk projesi” dedi.

“ Atatürk mahallesini tekrar ele almalıyız”

Gökhan Atatürk mahallesinin devlet ile tekrar ele alınması gerektiğin belirterek; “ O mahalleyi de devletle beraber tekrar ele almak lazım, bizim arsalarımız var biz arsa veriyoruz orada bir miktar ev yapıldı onun devam etmesi lazım çünkü orada gecekondu gibi sağlıksız yerlerde yaşayan insanlar var o mahalleye gelişleri de durdurmak lazım yeni gecekondu yapılmamasını sağlamak lazım. Bu yıl tahmin ediyorum bir hamle daha yapılacak Sayın Vali ile de görüşeceğiz arsalara evler yapılmak suretiyle orada ki ihtiyaç sahiplerine cüzi kiralarla verilmesi söz konusu olabilir. Bunlar yapılmak zorunda prefabrikler yapmıştık icap ederse bir miktar daha prefabrik de yapılabilir” diye konuştu.