Cumhuriyetimiz Karanlık Bir Geleceğe Uyanmıştır

Cumhuriyetimiz Karanlık Bir Geleceğe Uyanmıştır

Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale İl Başkan Yardımcısı Av. Güneş Pehlivan; ? 15 Temmuz 2016 tarihinde, darbe karakteri taşımayan bir yol izlenerek yapılmak istenen askeri müdahalenin, hangi unsurlar tarafından, hangi hedef ve amaçlara yönelik yapıldığı bi

Pehlivan yaptığı açıklamada; ? Halka ise yine "gerçeği bilmek" değil, versiyonlardan birine inanmak mecburiyeti düşmüştür? diye konuştu. Pehlivan açıklamasında şu sözlere yer verdi; ? Katledilen askerlerimizin, polislerimizin, sivillerimizin bedenleri üzerinde halay ve zikir çekilmesini teşvik edenlere, halkı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere itibar edilmesi mümkün değildir. Türkiye´de halihazırda yaşanan olayları araştırabilecek, herhangi bir bağımsız, tarafsız, yetkili ve yetkin bir erkin varlığından bahsetmek imkanı bulunmamaktadır. Bununla birlikte soruyoruz; Askeri darbe girişimi TSK içindeki hangi unsurlarca gerçekleştirilmiştir? Bu unsurların TSK içindeki yapılanmalarına KİMLER ve NE AMAÇLA izin vermiş veya göz yummuştur. "Üzerinde Atatürk resmi bulunduğu için, cebinde Türk parası varken namaz bile kılmadığını" beyan eden Fetullah Gülen´e ait yapılanmalarca girişildiği iddia olunan askeri müdahalenin servis ettiği bildirinin içeriğinde laiklik vurgusunun bulunması, Atatürk´ün Gençliğe Hitabesi´nden alıntılar yapılması gerçekle ne ölçüde bağdaşmaktadır? Bu tarihten sonra, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk´ün adını, fikrini, değerlerini, hitabelerini, ilkelerini, devrimlerini rehber edinenler darbeci olmakla mı, Fetullah Gülen yandaşı olmakla mı hedef gösterileceklerdir? Başarıya ulaşması adeta girişimde bulunanlarca istenmemiş, kendi içinde sayısız organizasyon hatası bulunan girişimin amacı hükümeti feshetmek değilse nedir? Müdahale girişimi esnasında hükümet yetkilileri ve TSK mensupları tarafından yapılan beyanatlara göre "Ordu içinde küçük bir grubun kendiliğinden giriştiği, destekçisi bulunmayan harekete" halihazırda tüm organları ve kurumları ile işlemeye devam eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin yetkili unsurları tarafından müdahale edilmesi gerekirken, sivil halkın sokağa çıkması çağrısı ne amaçla yapılmış, halkın can güvenliği neden tehlikeye atılmak istenmiştir? Camilerden, Diyanet İşleri Başkanı´ndan selam getiren ve savunmasız halkı ağır silahların, tankların ve jetlerin karşısına çıkmaya teşvik eden anonsların yapılması cihad çağrısı niteliğinde midir? Sokaklarda Türk askerinin boğazını kesen, askerleri linç eden, öldürüp Boğaziçi Köprüsü üzerinden atan milislere yargılama ve infaz etme yetkisini verenler mi mevcuttur?  Silahlı ancak üniformasız olanların kolluk kuvvetlerinin yetkisini gasp ederek veya muhataplarının rızası ile devraldığı gücü, kamu gücünü, keyfiyet ile kullanması demokrasi adına verilmiş tepkiden ibaret midir? Dün kahraman ilan edilen bu milisler hakkında, yarın herhangi bir adli işlem yapılacak mıdır? Her politik açmaza girdiğinde halk üzerinde "darbe paranoyası" algısını kullanan hükümet, Yüksek Yargı mensupları ve TSK mensuplarına yönelik, yetkinin ve hukukun gücünü keyfiyete göre tahrip ederek kullanmaya devam edecek midir? Gelecekte, bazı kadroların seçim kaybetmesi, yolsuzluk ve sair isnatlarla yargılanması, bu kadrolar karşısında halkın hak aramak için toplanması ve nihayet 15 Temmuz 2016 gününden önce mevcut olmayan ve fakat son üç günde kafa kesen milislere tanınan "direnme hakkını" kullanması ihtimalinde milisler SMSler veya cami anonsları ile sokağa çağırılacaklar mıdır? Demokratik yönetim, belirli aralıklarla ortaya konulan bir sandık ile mi tesis edilir? Askeri müdahalenin anti-demokratik niteliğinin kabulü, anti demokratik bir yönetimi tüm kirlerinden arındırmaya yeterli midir?  Siyahın tüm tonları üzerimize çökmek üzeredir.  Darbe paranoyasının vücut bulmuş hali üzerinden, en ufak bir muhalif seste, "darbeciler" diye haykırarak üzerimize yürüyecek milislere toplanma çağrısı yapılmıştır. Halkın temiz bağrından yetişen silahlı kuvvet mensupları cadı avı ile toplatılmaya başlanmış, halkın Mehmetçikleri milislerin önünde diz çöktürülmüş, katledilmiştir. Ulusal yas ilan edilmesi gerekirken, hala kanımızın döküldüğü sokaklarda bayram kutlamaları yapılmaktadır. "O benim kardeşimdir." diyerek Mehmetçiğimize sarılan polisimizin sahip olduğu ruh ise, Türk halkının en büyük kudretidir ve olmalıdır?