Çanakkale'de Yeni Bir Roman Yazıyoruz!

Çanakkale

Ak Parti Çanakkale Milletvekili Aday Adayı M.Mücahit Demir Objektif Gazetesine verdiği ropörtajda içten duygu ve düşüncelerini Çanakkale kamuoyu ile paylaştı.

Çanakkale'de tüm dikkatleri üzerinde toplayan ve halkın yoğun ilgisini çeken Milletvekili aday adaylarından M.Mücahit Demir, neden siyasete girdiğinden Çanakkale ile ilgili düşüncelerine, iş yaşamında çok kazanıyor iken neden daha az kazanacağını bilmesine rağmen Milletvekili olmak istediğine, neden Ak Partiyi tercih ettiğinden Çanakkale'nin geleceği için ne gibi hazırlıklar yaptığına kadar Vedat Sezer'in sorularına içtenlik ile cevap verdi.

Çarpıcı yorum ve değerlendirmelerde bulunan Ak Parti Çanakkale Milletvekili aday adayı Mücahit Demir, edebi kişiliğini şiir mısralarına taşıdığı bir şiiri okuyarak verdiği röportaja ÇANAKKALE'DE YENİ BİR ROMAN YAZIYORUZ” diyerek başlangıç yaptı. Demir Çanakkale'nin akıl tutulmasına değil, doğru hamleler ile doğru zamanlarda dışa açılıma ihtiyacı olduğunu vurgu yaptı ve hizmetin siyaset modelini kendi perspektifinden siz Objektif okurları için aktardı.

Çanakkale'nin ritmini davul zurna ile haykırdık

Milletvekili aday adaylarından Ramazan Işıldak ile çok keyifli bir sohbetim oldu. Ben Romanların bu toprakların hem neşesi hem muhabbeti, hem rengi olduğuna her zaman inanmışımdır ve onların her zaman kıymetli olduklarını bilmişimdir. Özellikle seçimler esnasında aday adayları arasında en delikanlı, en mert en civa gördüğüm isim Hacı Ramazan Işıldak'tır. Çanakkale'de romanlar, yazdıkları roman ile çok şeyi hak ediyorlar. Şöyle ki Burhan Öcal ile 100.yıl ile ilgili bir beste çalışması yapma sürecinde Çanakkale'ye geldik. Çanakkale'de, Gelibolu'da ve daha birçok yerde roman mahallelerine giderek Çanakkale'nin ağızlarını aradık, nefesini, ritmini atışını aradık. Hani davulla zurna ile klarnet ile anıldığımız şey öyle bir ahenk oluşturdu ki bugün uluslararası arenaya Çanakkale'nin nefesini davuldaki ritmi ile haykırır hale geldik. Onun için çok güzel bir tema yakaladık. Çanakkale'de eski bir gelenek içerisinde düğünden sonraki sabah gelin ile damadı davul ve zurna ile özel bir makam ile uyandırırlar. Bunu biz hazırladığımız eserin içerisine nakşettik. Bu üretilen eserin en büyük payı Çanakkale'deki romanlara aittir. Biz bence Çanakkale'nin bütünü ile ilgili paylaşmayı öğrenebilir isek adam gibi adamlar, delikanlı siyaset ve hiçbir zaman sönmeyen bir nefes gibi Çanakkale'nin dışına haykıran bir nefes oluruz.

Neden siyaset, siyasetin hayatınızdaki yeri nedir? Neden Çanakkale?

Çanakkaleli olduğum için Çanakkale… Uzun yıllar bu memlekete ürettiği şeylerin devamını sürdürebilmek için Çanakkale… Ben şahsi olarak İstanbul'da, Ankara'da yaptığım işlerin artık bir hikayenin sonu gibi gördüğüm için Çanakkale. Artık bundan sonra yeni bir şey söylemek lazım. Mevlana'nın sözü gibi düne ait ne varsa dünde kaldı cancağızım, bugün artık yeni şeyler söylemek lazım. Bireysel olarak bu düşünceye sahibim. Ve Çanakkale için yeni bir heyecan oluşturup oluşturamayacağımı test ettim ve bunun da sonuçlarını aldığımı düşündüğüm için devam ediyorum.

Çok kazanıyorsunuz, kariyeriniz çok iyi.. Milletvekili olunca bu kadar kazancınız olmayacak. Gelir kaybına uğrayacaksınız. Neden buna razı olacaksınız?

Hayat sadece görünen yüzü ile var değil. Bir de bu işin görünmeyen yüzü var. Ben hayatımda her zaman iddia ettiğim işi başarmış birisiyim. Cenab-ı hak nasip etti. Bu her zaman benim için şu anlama geldi. Ben bir değer üretirim, ondan sonrası nasiptir. Siyaseti de önceki yaptığım işler gibi düşünüyorum. Ben çok ciddi maddi kazançlar elde edebilecek düzeye geldim. Fakat maddi dediğiniz ayak belli bir yerde sıkılır, sıkışır. Bir sermayede sıkışır, iki operasyonun genişliğinde sıkışır. Bir de piyasa şartlarında sıkışır. Ben ürettiğim değerlerin başka platformlarda da gelişebileceğini test ettim ve olabilir mi, olmaz mı diye bu testimin sonucunu da aldım. Olabildiğini gördüm. Çünkü ‘medya' dediğimiz şey entelektüel birikim ister. Dünyada konvansiyonel medya bitti. Bunun yerine bireyin ürettiği haberin kıymetli olduğu bir alan oluşmaya başladı, bu da sosyal medya. Bu çerçevede büyük kitleleri harekete geçirebilecek etkenler farklı ilgi alanlarına dönüşmeye başladı. Bu bilgi çağının sonucudur. Sizin yeni bir şey yaptırdığınız zaman ses getirmesi veya ideal tuttuğunuz şeylere dönüştürülmesi kolay şeyler değildir. Ben bunu gördüm. Bunlar için belirli ve ciddi bir sermaye birikimi gerekiyor. Ben kendimde bir bürokrat çocuğu olarak çok oluşturabileceğimi görmüyorum. Manevi sermayenim çok daha önemli olduğunu gördüm, hissettim ve bunu bir yerlere taşıyabileceğimi düşündüm. Hem büyüklerimin, hem dostlarımın hem ahbaplarının neden siyaseti düşünmüyorsun” sorularına muhatap oldum. Hatta ortağım ile bir gün Eceabat'ta oturuyorduk. Neden siyasete girmiyorsun” diye sorduğunda ben de siyasete girmeyi düşünmüyorum. Çanakkale'nin iki yakası var. Ancak bu iki yakayı bir araya getirme gücüne eriştiğim gün siyasete girerim” dedim. Ve bu öneriler çoğaldı, teveccüh oluştu ve ben bu çerçevede girmeye karar verdim. Bir de Çanakkale çok güzelliğinin yanı sıra kendi içerisinde çatışmaları da barındıran bir şehir. Bu çatışma ve ihtilafları, ayrı noktalarda düşünmeleri aynı noktada düşünmeye getirebilir miyim? Bunun telaşında olduğum için siyasete girdim.

Peki neden Ak parti?

Ben bugüne kadar üretmek ile var oldum. Ak Parti üreten bir parti. Üretime değer veren bir parti. Üretimin kıymetini ve hassasiyetini bilen bir parti. Çok kimsenin Çanakkale'nin içinde düşünmediği, hissetmediği bir alan var. Ak Parti 12 yıldır Çanakkale'ye bir gençlik aşısı verdi. Ben bunun tuttuğuna inanıyorum. Bugün Mehmet Daniş, İsmail Kaşdemir çok genç yaşlarda Ankara'da siyaset yapabiliyor. İsmail Kaşdemir 1978 doğumlu. Ben de 1974 doğumluyum. Bu bir başarıdır. Bunların bir kazanç olduğunu düşünüyorum. Diğer partilerde bunu göremiyorum. Ak Parti sağ ve demokrat bir yapıyı kendi içerisinde içselleştirebiliyor. Benim de köküm daha demokratik bir yapıya sahip olduğu için, ve Türkiye siyasetinde de ben Ak Parti için ortaya koyduğu değerlerin çok platformda konuşmuş, paylaşmış ve buna ilave olarak bir değer üretebilir miyim şeklinde bir çaba içerisine girmiş biri olarak Çanakkale açısından Türkiye'ye bakıp ‘ne üretebilirim' bunun telaşına düştüm.

Çanakkale için, geleceği için nasıl hazırlıklarınız var?

Ben hayatımda da, uluslararası başarılarımda da şunu gördüm: Basit olan iyidir” sloganını benimsedim. Çanakkale'de de çok basit işler yaptığınızda çok değer göreceğini de şu 2 aylık süre içerisinde gördüm ve gösterdim. Çanakkale'de bir ‘dışarıda kalmışlık' veya ‘kenarda kalmışlık' psikolojisinin yenilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Sloganlarımda da bunu kullandım. ‘Çanakkale zaferinin 100.yılında her yer Çanakkale olacak' dedik. Bugün en yakın coğrafyadan en uzak coğrafyaya kadar Çanakkale 18 Mart ve 24 Nisan'da anılıyor. Ve 2 aylık ya da 3 aylık bir sürede Türkiye gündemi bu coğrafyanın gündemi ile eşleşebiliyor. Bütün siyasi arenada da Çanakkale konuşuluyor. Çanakkale bunun farkında değil maalesef. Nazım Hikmet'in dediği gibi Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, ne sen bunun farkındayım ne de polis farkında” gibi Çanakkale'nin kendine bir gömlek diktiğini ve bunun dar geldiğini düşünüyorum. Ve bunun ile ilgili yapılacak şeylerin de bir kere olmazlar üzerinde değil nelerin nasıl olabilirliği üzerinde kurulduğu zaman Çanakkale'de bir çok beyin, bir çok fikir ve birçok proje olduğunu göreceksiniz. Ben bunları harekete geçirecek bir nefer olduğumda bana yeter diye düşünüyorum. Proje var mı? Elbette çok projeler var. Bunu hem STK'lar ile hem bu konuda duayen kişiler ile, parti ve düşünce perspektifi ayırt etmeksizin bir araya gelerek bir olması gereken yerlere taşımak fikrindeyim. Çanakkale'den küçük bir fikri, bir taşı bir yerden farklı bir yere taşıyacak fikri varsa ve hakikaten bu Çanakkale'ye faydalı olacak ise ben onun içerisinde olacağım.

Üst düzeydeki ilişkileri Çanakkale için avantaja dönüştürecek refleksleriniz olacak mı?

Yaptığım bütün işler bugüne kadar belirli bir entelektüel, siyasi veya iktisadi ilişkileri birbiri içerisinde barındırdı. Bunun ana unsuru hep ‘itibar' oldu. Ben 15 yıllık iş hayatımda ve daha önce öğrencilik hayatımda her zaman itibarın en büyük sermaye olduğuna inanmış bir adam oldum. Ve bu itibar ve sermayeyi bugün Çanakkale için bir motivasyon, bir kıvılcım olarak kullanabilir miyim diye baktığımda çoğu noktada erişebildiğim yerler olabilmiştir ama erişemediğim de çok yer olduğunu biliyor ve görüyorum. Ben erişmesem de başka bir Çanakkaleli erişebilir. Veya biz bir proje yaptığımız zaman başka insanları da bunun içine katabiliriz. Önemli bir bürokrat arkadaşıma bir telefon görüşmesinde Çanakkale'de bir proje ile ilgili yardımcı olur musun? 10 gününü Çanakkale için ayırır mısın? dediğimde  hay hay bu vatani bir borçtur” deyip 2 günde işini yapıp 8 gün de tatil yapmıştır. Eğer siz her hangi bir değer, bir kıvılcım bir yere koyduğunuz zaman tanıdığınız ya da ilişkide olduğunuz yapılar değil, bu şehrin sahip olduğu motivasyonlar yeterlidir. Çanakkale bu derece kıymetli bir yerdir. Bugün ben uluslararası camialarda birçok tanıdığım kişilere ben Truvalıyım” dediğim zaman bunun her zaman bir karşılığı vardır. Bir Los Angeles'li bir Newyork'lu bunu söyleyemez. Çanakkale Anadolu'da da en çok bilinen mekanlardan bir tanesidir. İslam aleminin en çok ziyaret edilen ikinci mekanıdır. Bunun gibi çok fazla ‘en' leri olan bir şehirdir. Bu bir değerler manzumesidir. Bunları ortaya koyduğunuz zaman içerisinde insanlar, fikirler ve sermayeler her şey erir. Sadece bu değerlere karşı bir sorumluluk psikolojisi etkili olur. Ben de bu bilinç ile bu atılımları sağlayabileceğimi düşünüyorum. Çanakkale'de bir çivi çakmak herkes için bir sosyal sorumluluk meselesidir.

Teşkilatlar yeniden dizayn edilmeli midir?

Çanakkale'de Ak Parti teşkilatlarının çok ciddi bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. Teşkilat mensupları burada fedakar, çok cefakar bir hissiyat ile çok çalıştığını ve çaba sarfettiğini hissettim ve gördüm. Benim aslında 2 aydır teşkilatları gezdiğim düşünülüyor ancak aslında ben 5 yıldır Çanakkale'nin hep içerisinde oldum. Evet bugün siyaset yapıyorum ya da yapacağım vesilesi ile girmediğim için çok göz önünde olmadığımı düşünüyorum ama çoğu yerde çoğu zaman, çok görülmeyen ve bilinmeyen koşullar ve ortamlarda her şeyin özetini çıkarmışımdır. Bir şeyin içerisinde olmak onu çok iyi bildiğiniz tanıdığınız anlamına gelmiyor. Dışında olmak bazen daha fazla farklı noktadan bakabilmek anlamına geliyor. Ben de dışarıdan bir yerden baktığımda Ak Parti teşkilatlarının özellikle seçimler için çok ciddi heyecan içerisinde olduğunu rahatlıkla görebilmekteyim. Buna Ak Partinin kurumsal yapısı ve davranışı da eklendiği zaman bence seçim sathı mahalline en hazır giren siyasi partinin Ak Parti olduğunu görebiliyor anlayabiliyoruz. Birincisi teşkilatların temayül anlamında izlenimleri alındı, bu çok önemli idi bence. İkincisi anketler yapıldı, halkın genel anlamda nasıl bir profil istiyor o bilgiler alındı. Üçüncüsü içlerinde bence en anlamlı olanıydı. STK'lar bu sürecin içerisine katıldı. Sivil Toplum Örgütleri bugün hangi fikre, hangi siyasi düşünceye haiz olursa olsun ben de burada bir Milletvekili seçim sürecinde bir payım var” diyebilecek hale geldi. Bunu ben çok önemsiyorum. Ve hakikaten bu seçimlerde Ak Parti alışkanlıkların çok dışında ve dramatik bir değişiklik yaptı ve bunun Çanakkale'de çok ciddi bir heyecan oluşturduğu kanaatindeyim. Orada oy veren çok farklı fikirde insanların olduğunu gördük. Bu şu anlama da geliyor, Çanakkale'de Milletvekili aday adayları sadece kendi fikri mülkiyetleri alanlarında değil hukuksal anlamda bunun dışındaki bir çok yerde de var olduğunu gösteriyor. Bu çerçevede çok güzel çok anlamlı bir çalışma oldu. Baktığımızda 370 bin kişinin oy kullanacağı Çanakkale'de Ak Parti sivil toplum kuruluşlarının sadece yöneticileri olarak 10 bin kişiye kimleri milletvekili olarak görmek istediklerini sormuştur. Bu bir nevi dar alanda kısa paslaşma olmuştur.

Çanakkale'nin vizyonu ne olmalıdır?

Buna tek bir cümle ile cevap vermek lazım. Çanakkale ilk önce misyonunu bilmeli. Çanakkale'nin bugüne kadar yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerden biri Fatin Rüştü Zorlu'dur. Bu cümle yeter diye düşünüyorum.

Çanakkale'de sosyal ve ekonomik yapı değişmeli midir?

Çanakkale aslında coğrafya olarak çok farklılıklar arz etse de yapısal anlamda, sosyolojik anlamda, coğrafi anlamda, insan popülasyonu anlamında çok organik bir yapısı oluşmaya başladı. Çanakkale'nin büyük şehir olma psikolojisine gidişi her ne kadar engelleniyor olsa da şunun önüne geçmek pek mümkün değildir. Bugün bir Biga'lı Çanakkale'de ev sahibi olabiliyor, bir Yenice'li Çanakkale'de olmak istiyor, bir Küçükkuyu'lu, bir Gökçeada'lı yaşadığı yeri cazibe merkezi olarak görebiliyor. Bugün bir Gümüşçay kendini Biga'ya çok yakın görebiliyor. Burada mesele uzaklıklar değil, nasıl yakınlıklar oluşturula bilinir buna bakmak lazım. Burada da iktisadi anlamda bir kümelenme, farklı alanlardaki yapılar değil bir arada komünite oluşturmuş, bilinen durumu ile kooperatifin bir üst segmenti denilen kümelenme projeleri ile mümkün olabileceğini düşünüyorum. Mesela bunlardan birini Çanakkale başarmış durumda. Ezine peyniri buna ciddi örneklerden birisidir. Ezine peyniri kümelenme anlamında doğru bir projedir. Buna Yenice'nin papya biberi, Bayramiç beyazı, Çanakkale domatesi, Lapseki Kirazı, Umurbey şeftalisi gibi ve daha farklı 10-15 değer oluşturulabileceğini biliyoruz. Çanakkale halkının eğitim seviyesinin, hayata ve dünyaya bakış açısının yüksek olduğunu da göz önünde olduğunu düşündüğümüzde iyi bir motivasyon ile katma değerli yan sanayi ve katma değerli bir yapı oluşturulabileceği düşüncesindeyim. Bu çok uzun soluklu bir yol ama kısa vadede Çanakkale bir cazibe merkezidir. Ve bu cazibe merkezi olarak belirli noktalarda teşviklerden faydalanmamak gibi olmaması gerekir diye düşünülen bir çok noktayı aslında Çanakkale kendi psikolojisi ile yıkabiliyor. Çanakkale bunun farkında olması lazım. Çanakkale çok iyi yatırımlar çekebilecek pozisyondardır. Bu şehir her özelliği ile önemli bir potansiyeldir. Hangi ölçütü değerlendirirseniz değerlendirin , nasıl konumlandırırsanız konumlandırın Çanakkale çok yaşanılır bir cazibe merkezidir. Bunu tarih söylüyor. Çanakkale 94 antik kenti ve farklı medeniyetleri barındıran bir tarihi zenginliktir. Bu şehir gibi medeniyetlere beşiklik yapmış başka bir coğrafya mevcut değil. Bunu fırsata çevirmek çok mümkündür. Karamsar olmak yerine bunun önümüzdeki dönemde çok ciddi bir potansiyel olarak görmek yeterlidir.

Halk ile iletişimi nasıl sağlayacaksınız? Vatandaşa nasıl dokunacaksınız?

Ben 40 yaşına geldim. 15 yıl çok ciddi bir iş hayatının içerisinde oldum. Birçok platformda, etkinlikte veya organizasyonda bulunduğum zaman hep samimiyet kurdum. Ben Çırağan sarayında da aynı Mücahit'im, Kuşçayır Köyünde de aynı Mücahit'im. Dedemden, Babamdan ben bunu gördüm. Bundan sonra hiçbir koşul ve zemin beni değiştiremez. Ben Çanakkale halkının bir değişim arzusu olduğunu hissetmiştim. Ben şu 2 ay içerisinde bu değişim talep ve arzusu çerçevesinde gerek kendi partimde gerek farklı siyasi partilerdeki Milletvekili aday adayını da harekete geçirdiğini düşünüyorum. Çanakkale'ye bir anlamda ufak bir katkım oldu. Bundan sonra aday olur ya da olmayız, vekil olur ya da olmayız çok önemli değil. 8 Haziran'a kadar ve sonrasında da bir süre daha Çanakkale'de olurum. Ben hayatımda hiç 2,5 ay tatil yapmadım, şimdi yapmış olurum. Beni sosyal medyada izleyenler nasıl bir davranış içerisinde olduğumu iyi analiz edebilirler. Ben bundan sonra daha fazla Çanakkale içinde olmak Çanakkale'de değer arttırabilecek ne var ise onun içerisinde olabilecek telaş içerisinde olurum. Ben bugüne kadar bir projeyi elime alıp bunu daha yukarıya nasıl çıkartabiliriz. Çanakkale'de değil, Türkiye'de, Dünyada nasıl daha ses getirir hale getiririz hep bunun telaşını yaşadım. Bunu ÇTSO Başkanı Bülend Engin de çok iyi bilir ve anlar, Kurşunlu Camii çevresindeki esnaflarımızdan Yakup Başaran, Ayhan Başaran da iyi bilir, Pazarcı Ahmet Güçlü de iyi bilir, hatta Bayramiç Belediye Başkanı Sadettin Beyin amcası İsmail Aslan da iyi bilir. Bayramiç'te bir abimin sözünü hiç unutmam. ‘Tembel insan mana arar, çalışkan insan çare arar. Çanakkale'nin çalışkan, üretmeye ve verimli olmaya haiz, heyecanlı olan her kesimi ile konuşup istişare içinde olma düşüncesi ile siyasetin içinde oldum. Onun için 40'ında ne isek 60'ında da o oluruz.

Çanakkale gençleri neden dışarı kaçıyor?

Benim Çanakkale'den çok sayıda arkadaşım ile bir arada olma ve bazıları ile de çalışma imkanım oldu. Ben geriye dönenlerden Eceabat ilçesinde iş yapan arkadaşlarım da mevcut. Çanakkalelinin Çanakkale dışında çok mutlu olma şansına sahip değildir. Bu rahatlığı bu keyfi başka bir yerde kolay kolay bulamaz. Çanakkale'de aile sağlamlığı daha sağlıklıdır. Dışarıda olan her Çanakkalelinin memleketi burnunda tüter. Çanakkale'ye geldiğinde de mümkün olduğu kadar uzun süre geçirmek ister, ve ayrılmak istemez. Burada mesele şudur; Çanakkale'nin üretime endeksli bir psikolojiye sahip olması gereklidir. Bu psikolojiye sahip olunduğunda güzel bir iklim yaratılacağı kesindir. Bu bazen bir teknoparkın gerçekleşmesi ile olur, bazen bir kümelenme projesi ile sanayi ya da başka bir ekonomik modelde olur. Ama bir yazılım şirketinin burada olması dünyanın her hangi bir yerinde olmadığı için yazılım satma zorluğunu çekeceği anlamına gelmiyor. Endüstriyel bir üretim alanının yan sanayi anlamında gerçekleştirilip lojistik alanda sıkıntı çekeceği anlamına gelmez. Çanakkale'nin anadolunun her yerine göre her anlamda daha çok şansı vardır. Çünkü Çanakkale hiçbir coğrafyada olmayan bir üçgen ortasındadır. Bu üçgen İzmir-Bursa-İstanbul üçgenidir. Biz Ankara'ya gitmek yerine Ankara'yı Çanakkale'ye taşımaya başlar isek bu üçgenin ortasında en değerli yer Çanakkale olur ki bu şehrin beyin değerleri de memleketinden kopmak durumunda kalmamış olur.

Çanakkale halkına mesajınız en olur?

Bu listeler çok yapılır, üstü çizilir. 7 Nisanda son rakam verilir. Ben bu listede olsam da olmasam da Çanakkale halkının gönlünde bir ‘aday' oldum. Hem Ak Partide olmuşum, her haricinde de olmuşum. Burada mesele şudur; eğer siz insanlara muhabbet, samimiyet hatta bir heyecan verebiliyorsanız, Çanakkale halkı bunu arar. Diğer aday adaylara da şunu öneririm. Eğer samimi duygu ve düşüncelerini, heyecanlarını, muhabbetlerini halka verirler ise karşılığında çok şey alacaklarını göreceklerdir. Ben bunu bizzat yaşadım. Bunun ile kifayet etmek gerekiyor. Siyasettir bu, belli noktalarda nasip, kaderdir. 1991seçimlerinde Babamın liste birincisi olduğunu öğrenip 2 saat içerisinde başka birisinin liste başına yerleştirildiğini yaşamış bir çocuk oldum. Ben bunu ömrümde çok küçük yaşlarda yaşayıp hazmettim. Bugün bu görevde yarın başka bir görev oldum. Artık ben siyasetin içerisinde oldum. Bu seçimlerde de Ak Parti açık ara önde olacağı aşikardır. Bir görev verildiğinde hiçbir zaman görevden kaçmayacağımı hem Ankara tarafı hem İstanbul tarafı bilir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde hayırlı olmak kalplerde nereye oturtulduğunuz ile ilgilidir. Ben arzu ederim ki listenin en üst seviyesinde olayım. Ama olmasa da asla kırgınlık olmaz. Siyaset 1 günlük ya da birkaç aylık bir mesele değildir. Geçmişten aldığım ilham ile 8 Haziran'a kadar Çanakkale'de olacağımı, 8 Haziran'dan sonra da Eylül'e kadar burada tatil yapacağım gerçeği değişmeyecektir.